Kılıçdaroğlu’nun iddiaları ve sonuçlar…

A -
A +

Siyasetle biraz ilgili olanlar hemen hatırlayacaklardır. SSK Genel Müdürlüğünden emekli olduktan sonra, CHP’de siyasete atılan Kemal Kılıçdaroğlu, türlü sivri iddialarla çabucak dikkat çeken isim olmuştu…

 

Evet, siyasete dair esas malzemesi yolsuzluk iddialarıydı…

CHP Genel Başkanı olmazdan önce, Kemal Kılıçdaroğlu’nun partisinde sivrilmeye başladığı süreç, siyaseti biraz yakından izleyenler tarafından kolayca hatırlanacaktır. Bilhassa merhum Dengir Mir Mehmet Fırat ve Melih Gökçek ile televizyon kanallarında girdiği tartışmalarda, Kılıçdaroğlu hemen hiçbirinde iddiasını kesin belgelerle tevsik edemediği hâlde, bu ithamlarından vazgeçmemişti!.. Bu konuda araştırma yapan veya ileride yapacak olan gazeteciler yahut siyaset üzerine incelemelerde bulunan yazar-akademisyenlerin mutlaka çok dikkat çekici tespitleri olacaktır!..

Sadece bizim memleketimizde değil, dünyanın her tarafında, siyasi mücadelenin bir parçası olarak, yolsuzluk iddiaları en fazla gündeme getirilen konulardır. Zira bu hususta vatandaşlar çok hassastır ve kolayca provoke edilebilir. Yolsuzlukla ilgili itham ve iddialarda ispat meselesi maalesef genellikle hep geri planda kalır. İspat külfeti yerine getirilmese dahi, çamur at izi kalsın düşüncesinden hareketle bir yıpratma yöntemi olarak çok kullanışlıdır. Yolsuzluk elbette her şeyden önce topluma karşı ağır bir suçtur. Ama siyasette, bürokraside veya başka pozisyonlarda bulunan insanların haksız yere karalanması, iftiralarla yıpratılması, sonuç olarak mağdur edilmesi de şüphesiz o derece ağır suçtur…

Yolsuzluk ithamlarıyla ilgili olarak taraflar arasında, yargıya taşınan sayısız davaların varlığını biliyoruz. Bunların bazısı makul zamanda ve taraflar arasındaki husumeti kesin biçimde sonuca bağlanıyor. Ama büyük kısmı da yıllarca devam eden davaların, yargı sürecindeki çetrefil prosedür sebebiyle sürüncemede kalmasından ötürü, fiilen sonuçsuz kalabiliyor. Aradan uzun zaman geçtikten sonra bir şekilde neticelense bile, kamuoyu nezdinde beklenen etkiyi hâsıl etmiyor. Unutmayalım, geciken adalet ‘adalet’ değil!.. 

Bu yüzden konusu yolsuzluk olan itham ve suçlamaların, her şeyden önce ahlaki tarafına dikkat kesilmelidir. Zira bu konu sadece hukuk alanıyla sınırlı değildir. Doğrudan insanların haysiyet ve şerefiyle alakalı olduğundan, suistimal edildiği takdirde büyük manevi yıkımlara yol açabilir…

Nitekim bu şekilde insafsız suçlamalara maruz kalan birçok insanın manen yıkıldığı, buhrana girdiği örnekler sayısızdır. Neyse, bu konunun etik ve sosyolojik tarafını incelemek ilgili uzmanların işi. Biz gazete sütunu çerçevesinde aktüel yönüne dönelim. Siyasette de elbette rakiplere yöneltilecek iddia ve ithamların her şeyden önce bir aslı astarı olmalı değil mi? Geçtiğimiz günlerde CHP lideri Kılıçdaroğlu, sosyal medya hesabından, kendince çok önemli bir ifşaatta bulunduğunu ifade ederek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik çok ağır ithamda bulundu. Parti genel başkanlığı ve muhalefet liderliği seviyesinde bir siyasi iddia gündeme taşınıyorsa, bunun bir ciddiyeti olmalı. Ama daha önce pek çok defa görüldüğü üzere, Kılıçdaroğlu altı boş bir iddiayı daha gündeme taşımaktan kaçınmadı.

İddiasına göre, Cumhurbaşkanının imzasıyla 2018 yılında bedeli 3 milyar 200 milyon TL olan bir ihale yapılmış ve fakat bu ihale kazanan firmaya verilmemiş…

Çünkü kazanan firma, “beşli çete” denilen firmalardan biri değilmiş…

Bu işler bu kadar basit mi? Sosyal medyadan belge diye gösterdiği evrakın dahi, iddia ile alakasız bir başka konuya dair olması hemen ortaya çıktı. Bu konuda önce Ulaştırma Bakanı geniş bir açıklama yaptı ve iddia hakkında tek tek izahat verdi. Cumhurbaşkanı'nın ihale için imza atmadığını hatta bu işlere, bakanların dahi imza atmadığını anlattı. Kılıçdaroğlu’nun ihalede yolsuzluk belgesi diye kamuoyuna sunduğu belgenin, Karayolları Genel Müdürlüğüne Kuzey Marmara Otoyolu için bir yetkilendirme kararı… 

Gerçeklerin er veya geç ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır. Kılıçdaroğlu’nun daha önceki iddiaları gibi, bu da çabucak çöküverdi. Hatırlarsanız, Kılıçdaroğlu, Erdoğan ve bazı yakınları için yine bir suçlamada bulunmuştu. Man Adası offshore hesapları hani… Daha sonra bu iddiasından dolayı, mahkeme tarafından yüklü bir tazminata mahkûm oldu. CHP liderinin mahkûm olduğu tazminatları ödemek için, vekillerin maaşıyla bir fon bile kuruldu biliyorsunuz!..

Bu son olayla ilgili mahkeme süreci nasıl sonuçlanır bilmiyoruz. Ama görünüşe bakılırsa, Kılıçdaroğlu için pek de olumlu bir sonuç gözükmüyor. Acaba Sayın CHP lideri, kim veya kimlerce bu şekilde yanıltılıyor? Kimler bu kadar basit belgeleri önüne koyarak, onu yanlışa sürüklüyor? Ana muhalefet cenahı adına çok kötü bir vaziyet! Yani mesele sadece tazminata mahkûm olmak değil, anladınız mı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.