Gerçekleri görelim!

A -
A +
 
Dünya 6 aydan beri 40 yılın zirvesine çıkan enflasyonun pençesinde inim inim inliyor… Fiyatlar durmadan her gün artıyor. İnsanlar şaşkın, geçim çok zorlaştı. Avrupa ve ABD Merkez Bankaları faiz arttırarak bunu önlemeye çalışıyor. Bu defa kaynak maliyeti ile fiyatlar tavana çıkıyor. Oysa pandemi sonrası büyük fabrikalar tam kapasite çalışmaya başlamış üretim artmış, talep patlaması yaşanmıştı. 24 Şubat’ta Ukrayna savaşı ile felaketin fitili ateşlendi. Batı dünyası, Rusya’yı köşeye sıkıştıracağım derken, kendi ayaklarına kurşun sıkmakla kalmadı küresel krize yol açtı. Gazprom Avrupa'ya gaz akışını tamamen kesti, depolar dolmadı, gaz fiyatları 3 bin doları aştı. Rusya bugüne kadar kendi topraklarına katmak için can attığı Ukrayna’nın en büyük sanayi merkezi ve 100 milyon ton kömür rezervine sahip Donetsk ve Luhansk bölgelerini kazandı. ABD, Rusya'nın istilasından korkan Avrupa'ya milyarca dolarlık silah sattı. Almanya ve Çin ekonomilerinin kendisiyle rekabet etme şansını ellerinden aldı.
Türkiye’nin ihracatı ağustosta 21.3 milyar dolarla rekor düzeye ulaştı. Ama dış ticaret açığı da aynı şekilde tavana çıktı. Neden? Çünkü geçen yıl 50 milyar dolar olan enerji faturamız bu yıl 100 milyar dolara yükseldi. Buna rağmen İhracatın her yıl üzerine koyarak zirve yapması hükûmetin en önemli başarısıdır. İhracattaki artış, önce dış ticaret açığını ardından cari açık sorunumuzu ortadan kaldırmaya yönelik çok önemli bir girişim sağlayacak... Bazıları Türkiye ihracatta rekor kırıyor, ama biz hissetmiyoruz diyor. Peki bu ihracatı kim gerçekleştiriyor? Şirketler tabii ki. İhracatın artması için ne yapılması lazım? Daha fazla girdi ve emek kullanılması lazım. İşte işsizlik bu yüzden azalıyor. Türkiye 50’den fazla ülkeye 1 milyar doların üzerinde mal satıyor. Ürün çeşitliliğimiz çok fazla. Gıdadan mobilya sektörüne, makineden kimya ürünlerine kadar binlerce kalemde satış yapıyoruz. En büyük gelişme, ağustosta Türk lirasıyla yapılan dış ticaret hacminin 34,2 milyar liraya yükselmesi. Bu rakam 250 milyar liraya ulaştığı anda Türkiye çıta atlayacak... Sorulan soru şu:
Avrupa ekonomisi küçülürse, bizim ihracatımız olumsuz etkilenir mi?
Hayır. Türkiye Avrupa’nın en önemli enerji ve gıda pazarı. Dolayısıyla kendi üretemediği ürünleri güvenilir olması açısından bizden almak mecburiyetinde... Yani Avrupa daralırsa Türkiye buna kesinlikle uymaz. Tam aksine kriz bize büyük fırsat olarak yansır. Ürettiğimiz mallar hem son derece kaliteli hem de son derece ucuz.
En büyük sıkıntı çözülüyor… Dünyanın siparişini alan KOBİ'lerin bunları yetiştirmek için yeni yatırım yapmaları lazım. Gidiyorlar bankaya kredi alıyorlardı, ama elde ettikleri katma değerin yarısını bankaya faiz olarak ödüyorlardı. Hükûmet bu düzeni yıkmak için yeni sistemi hayata geçirdi. Bunu hafife almayın, bir asırdan beri uygulanmayan kurallar uygulanmaya başlandı... İlk 6 ayda bu sistem kurumlar tarafından pek anlaşılmadı, daha sonra olumlu sonuç alınınca gerçek ortaya çıktı. Geçen sene aralık ayına kadar kur zıplamasıyla dengeler bozulmuştu… Kur korumalı hesapla döviz kontrol altına alındı. 20 Aralık'tan sonra 70 milyar dolar bu hesaplara bağlandı…
Gelelim en önemli meseleye. Merkez Bankasının son 100 baz puanlık indiriminden sonra faizlerde düşüş başladı. Enflasyonun tırmanışını sürdürmesine karşın, TL ticari kredi faizi 26 Ağustos haftasında yüzde 21,98'e düştü. 5 haftada 9,4 puanlık gerileme var. Şimdi soruyorum: 1 ay önce %40 olan faizler bugün yıllık TÜFE %80’in üzerindeyken yarı yarıya nasıl düştü? Zorunlu karşılık uygulaması devreye sokulunca, bankalar hizaya geldi… Peki bu nasıl oldu? Ekonomik programa olan güvenle. Gerisi hikâye!
.....
ÖNEMLİ NOT: Twitter'da şahsıma ait olmayan taklit hesaplar üzerinden paylaşımlar yapılmaktadır. Özellikle benim ismim ve resmim konularak yayınlanan bu hesapların benimle hiçbir ilgisi yoktur. Resmî Twitter hesabım @necmbatirel'dir. Okuyucularımın ve takipçilerimin sahte hesaplara itibar etmemesini, engellemesini ve şikâyet etmelerini rica ediyorum. Sizleri yeni Twitter hesabıma bekliyorum. Yurtta ve dünyada yaşanan ekonomik olaylara yönelik yaptığım değerlendirmelerin medyada büyük yankı uyandırdığını hatırlatıyorum. Saygıdeğer okuyucularıma gönül dolusu sevgiler…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.