Mesut ve Arda!..

A -
A +

Mesut Özil “ocak transferinde” Fenerbahçe forması giydiğinde “Onun adına da, Türk Futbolu adına da, Fenerbahçe adına da mutluluk duydum”; zira “futbol için olgunluk çağında idi”; kazanılırsa, sahalarımız “seyrine doyulmayacak” bir yıldıza kavuşacaktı!..
Tıpkı, sezon başında Galatasaray’a gelen Arda gibi!..
İkisinin de “futbolculuk hayatında birbirine benzer çok şeyler” vardı. Hemen hemen “aynı yaşta “gibiydiler; Arda 34, Mesut 32!..
Arda’nın futbol rotası, “Galatasaray – Atletico Madrid – Barcelona – Başakşehir – Galatasaray” idi!....
Mesut’un rotası da “Schalke 04 – Werder Bremen – Real Madrid – Arsenal – Fenerbahçe!..”
Birinin kariyerinde “Atletico Madrid – Barcelona”, ötekinin kariyerinde “Real Madrid – Arsenal” vardı…
Biri “100 defa” Türk Milli Takımı forması giymişti, öteki de 119 defa Almanya Milli Takımı…
İkisi de, Galatasaray’a ve Fenerbahçe’ye gelmeden, “uzun süre ‘futbolsuz’ kalmışlardı. Arda’nın “özel hayatı” ve Mesut’un “masa başındaki dijital futbol oyunları tutkunluğu” onları “dünya futbolunun zirvelerinden hızla düşmelerine” sebep olmuştu!..
Ve, “futbola yeniden dönüş”, ülkenin “en büyük spor camialarının takımlarında oynama şansını elde etmeleri” ile gerçekleşmişti!..
“Galatasaray’ın Arda’sı” Fatih Hoca’nın elinde, mevsim başı ağır idmanları takımla beraber yapmış ve “kariyerli, olgun ve ‘gerçek Galatasaraylı’ bir ağabey olarak saha içi, saha dışı toparlayıcılığını üstlenmiş”, futboluyla da takıma güç vermişti!..
Ne var ki, Mesut ‘yeniden’ futbola dönerken, “Arda’nın bu önemli iki avantajından” mahrumdu. “Fatih Terim” gibi “Arda’yı Arda yapan ‘baba gibi’ ve de çok tecrübeli bir hocası” yoktu. Dahası “mevsim başı takımla beraber hazırlanamamış”, devre arasında kadroya katılmıştı.
O “devre arası” ki, “kış şartlarının en ağır olduğu ve de bunun saha zeminlerine doğrudan yansıdığı bir dönemi başlatıyordu.
Bunca zaman “maç oynamamış” yıldızdı, Mesut. Tekniği yüksek, “fizik gücü böyle zeminlere uygun olmayan” bir yıldız!..
Ondan, “tam hazır olmadan, fizik gücünü yeterli dereceye yükseltmeden ‘böyle’ ağır sahalara sürülerek ‘90 dakika sahada kalıp’, verilen ofansif / defansif görevleri yerine getirmesini” beklemek… Hem de, “23 yeni ve birbirini tanımayan futbolcu ile kurulan bir kadrodan çıkarılacak 11’leri oynatmasını” beklemek… Açık olarak görülüyordu ki, “bile bile lades” demekti; nitekim de Mesut’un “ilk maçları” öyle oldu; yazık!..
Böyle giderse ve de “hoca kaosu” sürerse, “Galatasaray’ın Arda’sına karşılık Fenerbahçe’nin Mesut’u ‘ondan beklenen’ verimden uzak kalabilir” ve sarı – lacivertli kadroda bir “Belhanda olayı” yaşanmaya başlayabilir!..
Bir spor insanı olarak yürekten temenni ediyorum; “Allah korusun”, hem Mesut’u, hem de Fenerbahçe’yi!..

Tevfik Fikret’e ihanet mi?..
Bu sütunlarda yazmıştım; “Galatasaray’ın duayen üyelerinden bir ağabey, “Yönetim kuruluna yerli yersiz ağır eleştiriler yapanlar için” Galatasaray üyelerinin sosyal gruplarından birinde görüşünü yazmıştı.
“Son zamanlarda insanlarımıza bir şeyler oluyor.  Devamlı göz yaşı döküp, yönetimi eleştirmeyi adet haline getirmiş, bir güruh türedi.
Eline ÜYELİK formunu alıp doldurup, 2 üyeden imza alma becerisini gösteremeyenler ve 400 lirayı, tüm teknolojilere rağmen bir hesaba göndermeyi beceremeyenler.
Tabii en acısı, en ufak bir eleştiriyi bayrak yapıp yaygara kopartan tipler iyice can sıktı. Yok mu sizin başka işiniz. Mesela ev işleri filan. Yazık” diyordu!..
Duydum ki, “bu çok haklı eleştiriyi” yapan üyeyi, o sosyal gruptan, hem de “savunmasını bile almadan” sudan bir sebeple çıkarmışlar!..
Hey gidi hey, “Galatasaray Lisesi’nde müdürlük yapan” ve de “Fikri hür irfanı hür, vicdanı hür bir şairim” diyen Tevfik Fikret ile övünen “Liseci takımına bakın” sizler… Bu tablo, “onlara ne kadar da yakışıyor” değil mi?..

Belhanda’nın menajerine alkış!..
Doğrusu ya, şu anda spor dünyamızda “tanımak ve sohbet etmek için 3 kişi seç” deseler, ilk seçeceğim isim “Belhanda’nın menajeri” olur!..
Bu arkadaş tam bir sihirbaz; “dökülen”, döküldüğü maç istatistiklerinde de ortaya çıkan ve artık Galatasaray taraftarları ile “aklı başında” futbol yorumcularına bile “İllahlah” dedirten Belhanda’ya, “şapkadan tavşan çıkarır gibi” TV ekranlarında “övgü yarışı yapmaya çıkan” yorumcular buluyor; helal olsun!..
İçlerinde Belhanda’yı Alex’le, Hagi ile, Sneijder ile bile kıyaslayanlar var. Ama hemen “sözlerinin acaip olduğunu düşündüklerinden” ilave ediyorlar; “Onlar kadar olmasa da, Fatih Hoca’nın vazgeçemeyeceği bir oyuncu. Hoca ‘kalsın’ diyor. İndirimi kabul ederse kalacak!..”
Ne yazık ki, “onları böyle konuşturanların başında” da, düne kadar Fatih Hoca geliyordu. Sezon başından beri oynanan 30 maçtan “sadece 3’ünde birazcık birşeyler yapabilen” 3.5 milyon Euroluk Belhanda için “harcandıklarına inanan” o kadar çok futbolcu var ki, Galatasaray’da…
Son haftalardaki “adaletli forma dağıtımı” Galatasaray’ı “Şampiyonluk bahislerinde açık ara önde olan” Fenerbahçe’nin yanına getirdi, hem de “puan cetvelinde” de 3 puan önüne!..
Hâlâ “Belhanda” diyenlerin hiç mi yüzleri kızarmıyor?..

“Son şans” kimin için?..
“Fenerbahçeli” gazeteci arkadaşımla telefonda sohbet ediyorduk. Ona sordum; “Erol Bulut için ‘Trabzonspor maçı son şansı’ diyorlar. Ne dersin; yenilirseniz gidecek mi?..”
Cevabı, çok ama çok anlamlıydı; “Erol Hoca’nın mı, Fenerbahçe’nin mi son şansı acaba?.. Fenerbahçe Trabzon’u yenerse, Erol Hoca kalacak. Ama kaç maç için?.. Birkaç hafta sonra, gene ‘Erol Hoca’nın son şansı’ denilmeyecek mi?.. Bana göre ‘Bu maç, Fenerbahçe için son şans.’ Yenilirse, takımın başına bu kadroya doğru dürüst futbol oynatacak ünlü ve tecrübeli bir Hoca gelecek ve Emre Belözoğlu ile getirdiği hoca yardımcısı ekip de devre dışı kalacak. Yeni hoca kendi yardımcılarıyla çalışacak. Takım doğru yola çıkacak!..”
Bilmem ki, bu görüş için başkan Ali Koç ne der?..

Şaka!..
Sevgili Ömer Faruk Ünal, dünkü yazısına "Bir ‘hakem’ önce ‘doğru’ olacak” başlığını koymuş…
Ne kadar haklı; elbette hakem önce “doğru” olmalı!.. İster misiniz, “hakemliğin babadan oğula geçtiğine inanan” bazı hakemlerimiz bundan böyle yeni doğacak “erkek” çocuklarına “Doğru” adını versinler?..

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.