Jeopolitik; nimet mi, yoksa bela mı?

A -
A +
Amerika Birleşik Devletleri ve NATO’nun yirmi yıl sonra Afganistan’dan çıkma kararı almaları, dikkatlerin tekrar Afganistan’a çevrilmesine sebep oldu.
14 Haziran’da yapılan son NATO Zirvesinde konunun konuşulması ve Türkiye’nin hâlen yapmakta olduğu Kâbil/Hamid Karzai Havalimanı’nın korunması ve işletilmesinin devamı için getirdiği teklif yeni tartışmaları beraberinde getirdi.
Afganistan’ın tekrar dünya ve ülkemiz gündeminde yer alması jeopolitiği bize hatırlattı.
Önemli bir jeopolitiğe sahip olmak size her zaman hizmet etmeyebiliyor.
Hatta bazen, üzerinize kâbus gibi çöküyor.
Jeopolitik konuşulmaya başlanınca aklıma petrol ve doğalgaz gibi doğal kaynaklara sahip olan ülkelerin durumu geldi.
Özellikle Orta Doğu’da örneğine sıkça rastladığımız gibi, doğal kaynağa sahip olmak sizi mutlu etmenin aksine büyük felaketlerin yaşanmasına neden olabiliyor.
Sahip olduğunuz kaynakların lütuf olduğunu düşünürken, bir anda kendinizi kâbusun ortasında buluyorsunuz.
 
Nasıl mı?
 
Tek bir kaynağa bağlı olduğundan ülke “Rantiye devlet” konumuna doğru hızla yol alıyor.
Ülkenin ekonomik, politik ve sosyal yapısının nasıl şekilleneceğini kaynak belirliyor.
Doğal kaynak gelirlerini kim kontrol ediyorsa, yönetim onun oluyor veya yönetim kimin elindeyse kaynak gelirlerinin nasıl kullanılacağını o belirliyor.
Kaynak paylaşımları bir taraftan iç savaşların yaşanmasına sebep olurken diğer taraftan yabancı güçlerin bölgesel rekabetinin aracına dönüşüyor.
Büyük petrol şirketleri “leş” bekler gibi kuyu beklemeye başlıyorlar.
Arıların şıraya üşüştüğü gibi sahip olduğunuz kaynağa üşüşüyorlar.
Ağız tadıyla sahip olduğunuz doğal kaynağı kullanamıyorsunuz.
Kaynak âdeta ülkenin felaketine dönüşüyor.
Eğer sağlam bir irade ve yönetim yoksa, bu kötü gidişten kurtuluş yok gibi.
Azıcık etrafa bakmanız bu gerçeği görmenizi sağlayacaktır.
 
Jeopolitiğin laneti
 
Önemli bir jeopolitik konuma sahip olmak, ortaya çıkan sonuçları itibarıyla önemli doğal kaynağa sahip olmaya çok benziyor.
Sağlam iradeye sahipseniz ve devletiniz güçlü ise jeopolitik size hizmet ediyor, yok içeride kavga yaşıyor ve devlet zayıfsa sahip olunan jeopolitik, Afganistan örneğinde olduğu gibi kâbusunuza dönüşebiliyor.
Maalesef Afganistan, jeopolitiğin kurbanı olan ülkelerin başında geliyor.
Sahip olunan jeopolitikten, Afganların dışında herkes faydalanmaya çalışırken, onların felaketine dönüştü.
Bu durum geçmişte de böyleydi, hâlâ da devam ediyor.
Tarih boyunca Afganistan’ın sahip olduğu jeopolitik konum büyük güçlerin rekabetinin veya savaşının alanı olageldi.
Bu ülke, 19. yüzyılda Rusya İmparatorluğu ile Britanya arasında yaşanan rekabetin sıcak noktalarından biriydi.Rusya, Afganistan ve İran üzerinde güneye/sıcak denizlere inmeye, Britanya ise önemli sömürgesi Hindistan üzerindeki kontrolünü tehlikelerden uzak tutmaya çalışıyordu. Afganistan, 19. yüzyılda Rus emperyalizmi ile İngiliz emperyalizmi arasında yaşanan rekabetin kurbanı oldu.
Jeopolitik konum Afganistan’ın peşini 20. yüzyılda da bırakmadı. Soğuk Savaş döneminde yaşanan en çetin rekabetin tüm kötülükleri bu ülkede sergilendi.
Bu defa Afganistan jeopolitik sahnesinde, dönemin rekabet içinde olan süper güçleri ABD ve SSCB vardı. Söz konusu ülkeler arasında yaşanan rekabet Afganistan’ın geleceğini kararttı.
1979’da Afganistan’ın SSCB tarafından işgali ABD’yi harekete geçirdi. SSCB’yi “çevreleme politikası” çerçevesinde durdurmak isteyen ABD, elinde ne kadar imkân varsa ortaklarıyla birlikte devreye soktu. Bu süreç, ülkenin siyasi, toplumsal ve ekonomik genetiğini mahvetti.
79’daki SSCB işgaline karşı “kurtarıcı ülke” pozisyonunda gözüken ABD, bu defa 2001 yılında “işgalci ülke” olarak sahneye çıktı.
Şimdi ise, ABD ve NATO’nun Afganistan’dan çekilme kararı almaları bölgede “yeni oyun” mu devreye sokuluyor?
“Büyük Oyun” yine Afganistan coğrafyasında mı oynanacak?
Afganistan bu defa da ABD ile Rusya, özellikle ABD ile Çin arasında yaşanan yeni rekabetin çatışma alanı mı oluyor?
Çin’in önemle üzerinde durduğu “Kuşak-Yol Projesi” Afganistan üzerinden mi engellenmeye çalışılıyor?
Sorularını akıllara getiriyor.
Ne dersiniz?
Önemli jeopolitik konuma sahip olmak nimet mi, yoksa bela mı?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.