Her şey “Yürütme” için…

A -
A +
2019 Yerel seçimlerinden sonra başlayan ve son aylarda muhalefet cephesinde açık gizli artarak devam eden tüm siyasi faaliyetlerin tek bir amacı var; “Yürütme/Cumhurbaşkanlığı”nı ele geçirmek.
Gerisi teferruattır…
Ama işin ilginç yanı millete teferruat gösterilerek esas saklanmaya çalışılıyor. Yasama/Meclis için yapılan veya yapılmayan işler üzerinden, yürütme/cumhurbaşkanlığı için yürütülen faaliyetler gölgelenmek isteniyor.
Şu an kimse “Önümüzdeki seçimlerde hangi parti mecliste kaç sandalye alacak?” sorusunun cevabıyla ilgilenmiyor.
“Hangi partiler bir araya gelirse yürütme ele geçirilir?” hesabı yapılıyor.
Dönen tüm dolaplar bunun üzerine…
Parti içi, partiler ve ittifaklar arasındaki tüm kavga, çekişme, görüşme, birleşme ne varsa hepsi aynı amaca matuf.
Son günlerde kendini faklı şekillerde gösteren CHP içinde yaşanan adaylık yarışı da,
Zaman olmasına rağmen CHP’de kurultayın seçim sonrasına ertelenmesi de,
Partiler arasında rutine bağlanmış haftalık görüşme trafiği de,
HDP merkezli gelişen veya HDP ile ilgili konulara karşı yürütülen “siyasi suskunluk” da,
Toplumdan gelen eleştiriden kurtulmak için “Üçüncü İttifak” adı altında kurulan “Yan masa” faaliyeti de,
Önemli devletlerin büyükelçilerinin tartışmaya neden olan ziyaretleri de,
Bugüne kadar bir araya gelmelerine imkân verilmeyen aktörlerin “göz yaşartan muhabbeti” de,
Gündemde yer bulan “Oturma düzeni” tartışması da,
Amerikan sevdası, PKK sessizliği, Katar ve Azerbaycan hazımsızlığı da,
“Yürütme/Cumhurbaşkanlığı” için yürütülen sürecin bir parçasıdır.
Cumhur İttifakı kararını vermiş durumda. Onlar açasından adayın kim olduğu belli. Mevcut Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan.
Fakat karşısındaki adayın veya adayların kim/kimler olduğu bir türlü belirlenemiyor. Belirlenmedi demiyorum, belirlenemiyor.
Ciddi sorunlar yaşanıyor.
Öyle anlaşılıyor ki adayın belirlenmesi ve ittifakın somut bir şekilde ortaya çıkarılması Irak ve Lübnan’da yapılan seçimlerden sonra hükûmetlerin kurulmasından daha zor olacak. Zaman alacak ve kırılgan olacak.
2019 Yerel seçimlerinden sonra muhalefet kanadı sürekli “Erken seçim istiyoruz” diyor ama ortada ne aday var ne de somutlaşmış bir ittifak.
Yakın zamanda da netleşecek gibi gözükmüyor.
Bakmayın parti liderlerinin belirli bir algoritmayla haftalık görüşme trafiğine.
Önlerinde almaları gerekecek ciddi mesafeler var;
Daha ilk adımı atamadılar bile.
Önce CHP içinde giderek renkli hâle gelen adaylık tartışmasının bitmesi gerekiyor.
Ardından adayın ittifak içinde ele alınması süreci var. Tabii bu arada ittifak somutlaşırsa…
Daha sonra belirlenen aday Cumhur İttifakı’nın karşısına çıkarılacak ve tek bir partinin adayı imiş gibi desteklenecek.
İşte muhalefet kanadı için aşılması gereken tüm bu engeller yeni tartışmaları beraberinde getirecektir.
Cumhur İttifakı’nın karşısına tek adayla mı çıkalım yoksa tabanların tam desteğini almak için çoklu adayla mı?
Seçimi ilk turda alacak gibi mi hazırlanalım yoksa ikinci tura göre mi hazırlık yapalım?
Hangi aday tüm muhalefet gruplarından en fazla oyu kendi etrafında toplayabilir?
Gösterilecek tek aday aynı motivasyonla tüm partiler tarafından desteklenir mi? Yoksa kendi aralarında tam bir anlaşma olmadan alelacele bir aday belirleyip 2018 seçimlerinde olduğu gibi Muharrem İnce’ye yapılan muamele mi yapılır?
Ne zor değil mi?
Bu yüzden, topluma gösterilmeye çalışılan resmi bir tarafa bırakıp, yürütme için yapılan açık ve gizli çalışmalara bakın.
İşin aslı orada.
“Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem” adı altında yürütülen çalışma bir aday etrafında toplanmaya ve güçtü bir ittifak çatısı altında toplanmaya yetmeyebilir…
Ne de olsa “Ego”ları yerleştirmek ve ikna etmek kolay olmuyor…
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.