Bitleri kanlanmaya başladı

A -
A +

Bu coğrafyada yaşıyorsanız bilin ki hiçbir şey tesadüf değildir. Önceden planlanmıştır, tasarlanmıştır.

Bölgede etkin olan güçler, kendi iradelerinin dışında oyun değiştirici gelişmelerin olmasına tahammül edemezler. Bölgesel güçlerin inisiyatif kullanmasını kolay kolay hazmedemezler.

Eğer bölge ülkeleri ve yönetimleri kendi özgür iradelerini yönetime yansıtmaya ve öz kaynaklarını kullanmaya başladıklarında ya müdahale ederler ya darbe tertiplerler ya da iç karışıklık çıkarırlar.

Dr. Musaddık, İran’da petrolü millileştirme kararı alınca 1953 yılında ABD ve İngiltere ortak yapımı darbeyle karşılaştı.

Nasır, Mısır’da Süveyş Kanal Şirketi’ni millîleştirme kararı aldığında İngiltere, Fransa ve İsrail’in ortak müdahalesiyle karşılaştı.

Türkiye de millî irade ne zaman derinleşse, halkın iradesi güçlü bir şekilde Ankara’da kendini hissettirmeye başlasa 15 Temmuz örneğinde olduğu gibi ABD destekli darbelerle karşılaştı.

Söz konusu güçler rahatsızlık duydukları bir konuda ilk önce doğrudan müdahale etmezler. Rahatsız oldukları yönetimleri/yöneticileri itibarsızlaştırma sürecini devreye sokarlar. Yoğun bir kirletme kampanyası başlatılır. Bir anda neye uğradığınızı şaşırırsınız. İçeriden ve dışarıdan aynı anda düğmeye basılır. Dört bir koldan saldırıya geçerler.

Orta Doğu’da dış destekli olarak gerçekleşen tüm darbe ve müdahalelerden önce süreç hiç sekmeden bu şekilde işledi. Musaddık’a, Menderes’e, Mursi’ye ve Erdoğan’a karşı benzer kampanyalar yapıldı.

İşin püf noktası; tüm bunlar yapılırken oyunun göbeğinde olmalarına rağmen kendileri gözükmezler. Perde arkasından işleri idare ederler. İçeriden güvendikleri “Aparatlar”ı kullanırlar. Bu aparatlardan tavuk döner+ayrana çalışanlar bile vardır.

Aparat kullanmada hiç zorlanmazlar. Kimi ne zaman devreye sokacaklarını iyi bilirler. Zamanın ruhuna göre ellerindeki elamanları devreye sokarlar. Her düşünce ve grupta birlikte çalıştıkları aparatları vardır.

Maalesef kullanışlı bu aparatların tipi size benzer ama çipleri onlara aittir.

Toplum içinde bunları ayırt etmeniz kolay olmaz. Pirincin içindeki beyaz taş gibidirler.

Karşınıza ülke sevdalısı, vatan âşığı görünümlü, din adamı postuna bürünmüş, ulusalcı kılıklı veya Atatürkçü pozunda çıkabilirler.

Bulundukları grubun veya düşüncenin rengini almada mahirdirler. Bununla da yetinmezler, kendilerini gizlemek için içinde bulundukları grubun önde gelen elemanı gibi hareket ederler. Yönlendirici olmayı severler. Ona göre bir eğitimden geçmişlerdir.

Farklı grup ve düşüncede olmalarına rağmen beklenmedik bir anda aynı nokta veya kişiye ateş ederler. İşte o zaman nereye ve kime çalıştıklarını anlamaya başlarsınız.

Aynı hedefe doğru, nasıl birlikte hareket etmeye başladıklarına kendileri bile şaşarlar.

Tek tek sonuç alamadıklarında hepsini aynı anda devreye sokarlar. Onlar da yazılımsal akraba olduklarını o zaman görmeye başlarlar.

İşin başında olanlar, yaptıkları/yaptırdıkları işin kendileri için değil, halk için yapıldığı imajını vermeye çalışırlar. Halkın desteğiyle gelmiş ve sevilen yöneticiyi gözden düşürmeye yönelik süreç işletilirken, aynı anda darbe veya müdahaleyi halk nezdinde meşru göstermeye çalışırlar.

Son zamanlarda Türkiye’ye karşı içeriden ve dışarıdan yürütülen kirli kampanyayı iyi okumak lazım.

Bölgesel gelişmelerde tüm engellemelere ve karşı çıkışlara rağmen, Türkiye’nin aldığı inisiyatiflerden güçlü bir şekilde çıkması ağa babaları bayağı rahatsız etmişe benziyor.

Suriye ve Irak’taki operasyonlar, Karabağ Savaşı, Libya müdahalesi, denizlerdeki faaliyetler ve son olarak Ukrayna Savaşı’nda Türkiye’nin kendini göstermesi belli güçlerin ve odakların uykusunu kaçırdı.

Türkiye’nin bölgesel ve küresel gelişmelerde ihtiyaç duyulan bir aktör olarak ortaya çıkması birilerini rahatsız ediyor.

Bu yüzden, Türkiye’nin bölgesel ve küresel gelişmelerden elini eteğini çekmesi, geçmiş yıllarda olduğu gibi içine kapanması, iç problemlerle boğuşması, enerjisini içeride tüketmesi isteniyor.

Sığınmacı/mülteci meselesi etrafında dönen oyunları bu çerçevede okumak lazım.

Baksanıza birbirleriyle en ufak ortak noktası bulunmayan tüm odaklar bir düğmeyle aynı hedefe ateş etmeye başladılar.

Sizce tesadüf mü?

Son söz; Sığınmacı/mülteci meselesi yönetilmesi gereken bir problemdir, provokasyon aracı olmaktan çıkarılmalıdır.

Birilerinin biti kanlanmaya başladı…

Aman dikkat!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.