"Edeb" ve "hayâ"nın dînimizdeki yeri -1-

A -
A +

Bilindiği gibi, İslâm dîni, edeb ve güzel ahlâk dînidir. İslâm âlimleri (rahmetullahi teâlâ aleyhim ecmaîn), terbiyede ve güzel ahlâkta, İslâm dîninin mümessili olmuşlardır. Onu dünyâya böyle tanıtmışlardır. "Edeb": "Güzel terbiye, iyi davranış, güzel ahlâk, hayâ, nezâket, zarâfet" gibi manalara gelir. Meselâ "terbiyeli çocuk" için, "edebli çocuk" denmektedir. Hadîs-i şerîfte; "Evlâdınıza ikrâm edin, edebli, terbiyeli yetiştirin" buyuruldu. Dînimiz İslâmiyet, baştan başa "edeb"tir. Edeb, kulun kendisini Cenâb-ı Hakk'ın irâdesine tâbi etmesi, güzel ahlâklı olmasıdır. Kur'ân-ı kerîmde buyuruluyor ki: "Îmân edenler arasında kötülüğün, hayâsızlığın yayılmasını isteyenler, sevenler için, dünyâda da, âhirette de elîm bir azâb vardır." Edeb, kulun kendisini, Hak teâlânın irâdesine tâbi etmesidir. Hak teâlânın fermânına muntazır olmaktır. Hakkı, kendi irâdesine tâbi etmemektir. "SİZİN EN İYİNİZ..." Fıkıh, ilmihâl ve tasavvuf kitaplarında belirtildiği üzere, babanın, çocuklarına ilim, edeb ve sanat öğretmesi farzdır. Dînde söz sâhibi olmak için, müctehid olmak lâzımdır. Müctehid olmayanların, dîn büyüklerini muhâkemeye kalkışmaları edeb sınırlarını aşmak olur. Her asırda gelen İslâm âlimleri, dahâ önce gelenlerin, büyüklükleri, üstünlükleri, vera ve takvâları karşısında titrerler, onların sözlerine sened, delîl olarak sarılırlardı. Bu dîn, edeb dînidir. Tevâzu dînidir. Câhil olan, cesûr olur. Kendini âlim sanır. Âlim olan tevâzu gösterir. Tevâzu göstereni Allahü teâlâ yükseltir. Hadîs-i şerîfte; "Sizin en iyiniz, ahlâkı en güzel olanınızdır" buyuruldu. Dînimizde hayânın yeri çok mühimdir. Allahü teâlâdan utanmak, îmânın kuvvetli olduğuna, hayâsızlık da îmânın zayıf olduğuna alâmettir. Hadîs-i şerîfte: "Hayânın azlığı küfürdendir" buyuruldu. Diğer bir hadîs-i şerîfte ise; "Hayânın azlığı, insanı küfre düşürür" buyuruldu. Hayâ, bir binâyı tutan direk gibidir. Direksiz binânın durması kolay olmadığı gibi, hayâsız kimsenin de îmânını muhâfaza etmesi zordur. Hayâsız kimse, zamanla küfre kadar gidebilir. Hayâ, îmânın esâsındandır. Hayâsı olan, Allahtan utandığı gibi, günâhtan da çekinir. İnsanlardan utanmayan, Allah'tan da utanmaz. İnsanlardan utanarak günâhı gizlemek de hayâdandır. İnsanlardan utananın, Allahü teâlâdan da utandığı anlaşılır. Çünkü hadîs-i şerîfte: "Allahtan sakınan, insanlardan da sakınır" buyuruluyor. Hayâsız olan mürüvvetsiz olur. Hazret-i Ebu Bekir (radıyallahü anh): "Hayâsız insan, halk içinde çıplak oturan gibidir" buyurdu. EDEB, İLİMDEN ÖNCE!.. Hazret-i Ömer (radıyallahü anh): "Edeb, ilimden önce gelir" buyurdu. Hazret-i Ömer, çok heybetli olmasına rağmen, edebinden, hayâsından Resûlullahın huzûrunda çok yavaş konuşurdu. Peygamber Efendimiz de, bir kimsenin yanında iki diz üzerinde oturur, ona saygılı olmak için mübârek bacağını dikip oturmazdı. Hadîs-i şerîfte: "Resûlullahın hayâsı, bâkire İslâm kızlarının hayâsından çoktu" buyuruldu. Abdullah İbn-i Mübârek hazretleri: "Bütün ilimleri bilenin, eğer edebinde noksânlık varsa, onunla görüşmediğime üzülmem. Fakat edebli kimse ile görüşemesem üzülürüm" buyurdu. Allahü teâlânın ni'metinde, ni'meti vereni görmeli, dâimâ O'nun huzûrunda olduğunu düşünmeli, meselâ otururken, yatarken edebe riâyet etmelidir. Yiyip, içerken, konuşurken, okurken ve her çeşit işi yaparken, bütün bunların Allahü teâlânın kudretiyle yapıldığını, bütün işlerde O'nun emrine uyup yasak ettiklerinden sakınmayı düşünmelidir. Böyle düşünmek çok üstün bir ibâdettir. Allahü teâlâdan hayâ eden, korkan bir kimse, Onun emirlerini severek yapar ve yasak ettiklerinden de severek sakınır. Bunun netîcesinde de, ebedî saâdet yurdu olan Cennet'e gider. Bunun aksi olursa, sonsuz azâb yeri olan Cehennem'e gider. Her zaman her yerde edebli, hayâlı olmaya çalışmalıdır! [Hayâ ile ilgili diğer bazı hadîs-i şerîfleri, inşâallah yarınki makâlemizde sizlere nakletmek istiyoruz.]

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.