Mübârek ramazan ayına kavuştuk...

A -
A +

Dört gözle beklediğimiz ramazân ayına, elhamdülillah, sıhhat ve âfiyet içerisinde kavuşmuş bulunuyoruz. Bu ayda, ümmet-i Muhammed'den, şartlarını taşıyanlara farz olan orucu tutmak, "Hicret-i Nebeviyye"den onsekiz ay sonra, Şa'bân ayının onuncu günü, Bedir gazâsından da bir ay önce farz oldu. "Oruç" ve "Namaz" ibâdetleri, bütün İlâhî dînlerde vardı. Kur'ân-ı Kerîm'de, Bakara sûresinin 183. âyet-i kerîmesinde, oruçun, "geçmiş ümmetlere de farz kılındığı" ifâde buyurulmaktadır. İlk insan ve aynı zamanda ilk Peygamber olan Hazret-i Âdem'den i'tibâren bütün Peygamberlere (aleyhimüsselâm) ve ümmetlerine oruç farz idi. Bugün bozulmuş, aslından uzaklaştırılmış Yahûdîlik ve Hristiyânlığın asıllarında da oruç vardı. Hattâ aslı hak bir dîne dayanmayan bâtıl, bozuk inançlarda da, hâlen oruca benzer ibâdetler görülmektedir. Bu ibâdetler, daha önce o bölgelerde yaşamış Hak Peygamberlerden kalmış olup bozula bozula bugünkü hâle gelmiş olabilir. Güney Asya'daki Hint dînlerinde, Brahmanizm'de, Budizm'de, Hinduizm'de, Maniheizm'de, Babilonya ve Asurlularda, Eski Yunan ve Romalılarda, eski Mısırlılarda, Amerika'da Perulular ve Azteklerde, ilkellerin inancı olarak kabûl edilen Totemizm'de de oruca büyük önem verildiği bilinmekte ve "Dînler Târihi" kitaplarında yazılmaktadır. BU AYDAKİ İHSÂNLAR Bir hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: "Ramazân orucunu farz bilip sevâb bekleyerek oruç tutanların günâhları affolur." [Buhârî] İçerisinde bulunduğumuz ayın adı olan "Ramazân" kelimesi, bildiğiniz gibi "yanmak" demektir. Çünkü bu ayda oruç tutan ve tevbe edenlerin günâhları yanar, yok olur. Sevgili Peygamberimiz diğer iki hadîs-i şerîflerinde de buyuruyor ki: "Eğer kullar, ramazân-ı şerîf ayındaki fazîlet ve ihsânları bilselerdi, bütün senenin ramazân olmasını isterlerdi. Çünkü bunda çok sevâp vardır." "Ramazân orucu farz, terâvîh namazı ise sünnettir. Bu ayda oruç tutup, gecelerini de ibâdetle geçirenin günâhları affolur." [Nesâî] Yine Resûlullah Efendimiz (aleyhisselâm): "Ramazân ayı gelince, Cennet kapıları açılır. Cehennem kapıları kapanır ve şeytânlar zincire bağlanır" ve "Ramazân, bereket ayıdır. Allah bu ayda, günâhları bağışlar, duâları kabul eder. Bu ayın hakkını gözetin! Ancak Cehenneme gidecek olan, bu ayda rahmetten mahrûm kalır" [Taberânî] buyurdular. YAPILACAK BAZI İŞLER Ramazân-ı şerîfte, oruç tutmak çok sevâptır. Özürsüz oruç tutmamak büyük günâhtır. Hadîs-i şerîfte, "Ramazân ayında, özürsüz, bir gün oruç tutmayan, bunun yerine bütün yıl boyu oruç tutsa, ramazândaki o bir günkü sevâba kavuşamaz" (Tirmizî) buyuruldu. Tabîî ki dînî bir ma'zeret varsa, oruç tutmamak günâh olmaz. Sevgili Peygamberimiz, hadîs-i şerîflerinde, Ramazân ayı, oruç ve bu ayda yapılacak diğer bazı işler hakkında buyurmuştur ki: "Ramazân orucu farz, terâvîh namazı ise sünnettir. Bu ayda oruç tutup, gecelerini de ibâdetle geçirenin günâhları affolur." [Nesâî] "Ramazân orucunu tutup ölen bir mü'min, Cennete girer." [Deylemî] "Ramazân ayında âilenizin nafakasını geniş tutun. Bu ayda yapılan harcama, Allah yolunda yapılan [cihâd için] harcama gibi sevâptır." [İbn-i Ebi'd-dünyâ] "Oruçlunun susması tesbîh, uykusu ibâdet, duâsı makbûl, ameli de çok sevâptır." [Deylemî] "Oruçlu kimse, çirkin konuşmasın. Birisi kendisine sataşırsa, 'Ben oruçluyum' desin." [Buhârî] İdrâkiyle şereflendiğimiz mübârek ramazân ayına hürmet etmek lâzımdır. Çünkü Peygamber Efendimiz: "Ramazân ayına çok hürmet etmelidir. Onun rahmeti mü'minleri sevindiricidir. O öyle bir aydır ki; ilk günleri rahmet, ortası mağfiret ve sonu Cehennem ateşinden kurtulmaktır" buyurmuştur. [Yarın da inşâallah aynı konuya devâm edelim.]

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.