Allahü teâlânın, insanlara olan sonsuz ni'metleri

A -
A +

Makâlemizin hemen başında belirtelim ki, Allahü teâlânın, bütün mahlûkâtına, özellikle insanlara olan merhameti, ihsânı, ni'metleri o kadar çoktur ki, bu, ancak "sonsuz" kelimesiyle ifâde edilebilir. Muhakkak ki, Cenâb-ı Hakk'ın kullarına olan ni'metlerinin en büyüğü, "Peygamber"ler ve "Kitap"lar göndererek onlara sırât-ı müstakîmi, doğru yolu, rızâ-i İlâhî'ye ve Cennet'e götüren yolu, ebedî saâdet yolunu göstermesidir. Yüce Allah, bütün yaratıkları içinde, insanı en güzel bir kıvâmda kılmış, eşref-i mahlûkât yapmış ve diğer yaratıkları da onun istifâdesine vermiştir. Binâenaleyh dünyâdaki bütün hayvânlar, bitkiler ve cansızları; yer altı ve yer üstündeki; denizler, göller, nehirler ve semâvâttaki her şeyi, insanoğlunun emrine ve hizmetine vermiştir. İnsanı, âlemde hâkim duruma getirerek, onu kendisine muhâtab kabûl etmiş ve mükellef yapmıştır. Kullarının dünyâda râhat, huzûr içinde, kardeşçe yaşamaları, âhirette de sonsuz saâdete, bitmez-tükenmez ni'metlere kavuşmaları için, yapılması lâzım olan iyilikleri ve sakınılması lâzım olan kötülükleri, Peygamberlerine bildirmiş, bunları bildiren birçok "Kitap" (yüz suhuf ve dört büyük kitap) da göndermiştir. Bu kitaplardan yalnız Kur'ân-ı Kerîm bozulmamış, diğerleri maalesef kötü kimseler tarafından değiştirilmiştir. İKİ CİHAN SAADETİ İÇİN Ma'lûm olduğu üzere, İslâmın birinci şartı, Allahü teâlâya ve Peygamberine (aleyhisselâm) îmândır. Yani onları sevmek ve sözlerini beğenip kabûl etmektir. İki cihân saâdetine kavuşmak, ancak ve yalnız, dünyâ ve âhıretin Efendisi olan Muhammed aleyhisselâma tâbi olmaya bağlıdır. Ona tâbi olmak demek, îmân etmek ve onun getirdiği ahkâm-ı İslâmiyyeyi öğrenmek ve yapmak demektir. Şüphe yok ki, O'nun getirdiği ahkâm-ı İslâmiyyenin başında mukaddes kitâbımız Kur'ân-ı kerîm gelmektedir. Kur'ân-ı kerîm, O'na verilen mu'cizelerin en büyüğüdür. Bütün Peygamberler, hep aynı îmân ve i'tikâd esâslarını bildirmişler, hepsi de insanları ebedî kurtuluşa davet etmişlerdir. İster "Ülü'l-azm Peygamber"ler [ya'nî Hazreti Âdem, Hazreti Nûh, Hazreti İbrâhîm, Hazreti Mûsâ, Hazreti Îsâ ve Hazreti Muhammed (aleyhimüsselâm)], ister "Resûl"ler, isterse "Nebî"ler olsun; Peygamberlik vazîfelerini görmekte, Peygamberlik üstünlüklerini taşımakta, hepsi müsâvîdir, eşittir. Fakat Peygamberlerin, birbirleri üzerinde, fazîletleri, şerefleri, üstünlükleri vardır. "Ülü'l-azm olan Peygamber"ler, böyle olmayanlardan, "Resûl"ler de, "Nebî"lerden daha üstündürler. Ümmetlerinin çok olması, gönderildikleri memleketlerin büyük olması, ilim ve ma'rifetlerinin çok yerlere yayılması, mu'cizelerinin daha çok ve devâmlı olması ve kendileri için ayrı kıymetler ve ihsânlar bulunması gibi üstünlükler bakımından, âhir zaman Peygamberi Muhammed aleyhisselâm, bütün Peygamberlerden daha üstündür. Bir insanda bulunabilecek, görünür-görünmez bütün iyilikler, üstünlükler ve güzellikler, dünyâ ve âhiretin Efendisi, insanların ve cinnîlerin Peygamberi olan Resûl-i Ekrem Muhammed aleyhisselâm'da toplanmıştır. Bütün kâinâtın ve mahlûkların yaratılmasına sebep olan ve Âdemoğullarının en üstünü, en şereflisi, en kıymetlisi bulunan Muhammed aleyhisselâm, "Habîbullah"tır (Allahü teâlânın habîbi, mahbûbu, en çok sevdiği kimsedir). "EN GÜZEL ÖRNEK" Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruluyor ki: "Biz seni, âlemlere rahmet olarak gönderdik" [Enbiyâ, 107]; "Biz seni, bütün insanlara müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik" [Sebe', 28] "O'nun şahsında, Allah'ı ve Âhiret gününü umanlar ve Allah'ı çokça hâtırlayanlar için güzel edeb ve ahlâk nümûneleri vardır " (Ahzâb, 21) âyet-i kerîmesi, Muhammed aleyhisselâmın "üsve-i hasene" [nümûne-i imtisâl=en güzel örnek] olduğunu ne güzel ifâde etmektedir? Sevgili Peygamberimiz Hazret-i Muhammed aleyhisselâm, "Ben, iyi huyları tamâmlamak, yerleştirmek için gönderildim" buyurmuştur. Allahü teâlâ meâlen şöyle buyurmaktadır: "(Ey inananlar!) Andolsun ki, size içinizden, kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız, ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün [üstünüze çokça titreyen], mü'minlere karşı çok şefkatli ve gâyet merhametlidir." (Tevbe, 128) [Allahü teâlâ, bizleri O'nun büyük şefâatine nâil eylesin.]

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.