Peygamber Efendimizin eğitimde de örnek oluşu

A -
A +

Muhammed aleyhisselâm, her zamanda, her memlekette yani dünyâ yaratıldığı günden kıyâmet kopuncaya kadar, gelmiş ve gelecek bütün varlıkların, her bakımdan en üstünüdür. Allahü teâlâ, bir insanda bulunabilecek, görünür görünmez bütün iyilikleri, bütün üstünlükleri, bütün güzellikleri habîbinde toplamıştır. İşte bu husûs, iyi anlaşılacak olursa, dînî ve dünyevî işlerimizde, kimi örnek almamız gerektiği açıkça ortaya çıkar.

Eğitim sahasında hizmet verenlerin, eğitimle ilgili yeterli metod bilgisine sahip olmaları gerekir. "Allah'tan ve kıyâmet gününden korkan sizler için, Peygamber ne güzel örnektir." Bu Ahzâb sûresinin 21. âyet-i kerîmesinde ifâde buyurulduğu üzere, Peygamber Efendimiz, bizler için, her husûsta, en güzel örnek olduğu gibi, eğitimde de güzel bir örnektir. Zîrâ Peygamberimizin ve Onun izinden giden âlim ve velîlerin, nasıl kâmil cemiyetler meydâna getirdikleri açıkça ortadadır. Burada Karahanlılar, Gazneliler, Timuroğulları, Babürlüler, Selçûklular ve Osmânlıları zikredebiliriz.
Bu konuda Peygamberimizin birkaç hadîs-i şerîfini nakledelim:
"Ben bir muallim olarak gönderildim." (İbn-i Mâce)
"Ben güzel ahlâkı tamamlamak için gönderildim."
"Allah'ın, benimle gönderdiği hidâyet ve ilim, bol yağmura benzer ki, o yağmurun isâbet ettiği yerin bir kısmı, suyu içen kuvvetli bir toprak olup bol ot bitirir. Bir kısmı da su içmeyen katı yer olup suyu biriktirir ve muhâfaza eder de, Allahü teâlâ o su ile insanları faydalandırır; insanlar ondan içerler, hayvânlarını sularlar ve onunla ekerler-biçerler. Yine o yağmur öyle bir yere isâbet eder ki orası düz ve kaypaktır; ne su tutar, ne de ot bitirir. 
İşte bu, Allah'ın dînini anlayan ve Allahü teâlânın benimle gönderdiği hidâyet ve ilimden faydalanan ve onları bilip (öğrenip) başkalarına da öğreten kimse ile buna kulak asmayan, benim getirdiğim hidâyeti kabûl etmeyen kimsenin benzeridir." (Buhârî, Müslim)
Görüldüğü gibi, bu hadîs-i şerîfte, insanlar, toprak misâli ile anlatılıyor:
Üç grup toprak olduğu gibi, üç grup da insan vardır:
Suyu içine alıp bolca ot yetiştiren toprak, yağmurdan hem kendisi istifâde eden, hem de başkalarını faydalandıran topraktır.
Suyu içine almayan, ama üzerinde tutan toprak, kendisi faydalanamıyorsa da, hiç olmazsa başkalarının istifâdesine sebeb oluyor.
Ama, suyu tutmayan, ot da bitirmeyen toprağın, kendisine de, başkalarına da faydası olmaz.
Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, eğitimde işin esâsı, hem kendisine faydalı, hem de âilesine, milletine, vatanına ve devletine faydalı birer unsur meydâna getirmektir. İşte bizim kültürümüzdeki ana hedef budur. Bu da, iyi bir eğitim ile mümkün olabilir.
Şüphesiz ki, eğitimciler için nümûne-i imtisâl yani örnek insan, ideal eğitimci, bundan 14 asır evvel, tek başına teblîgâta başlayarak 23 sene gibi çok kısa zaman zarfında, târihin bir benzerini görmediği ve kıyâmete kadar da göremeyeceği 150.000 kâmil insanın meydâna gelmesine vesîle olan, asr-ı saâdetin mi'mârı sevgili Peygamberimizdir...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.