İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin üstünlüğü

A -
A +
İmâm-ı Rabbânî hazretleri, zamanının pâdişâhlarını, vâlî, kumandân, âlim ve hâkimlerini, çok tesîrli mektuplarıyla dîne, sünnet-i seniyyeye davet ve teşvîk ediyordu...
 
Geçen haftaki 2 makâlemizde, kendisinden çok kısa bir şekilde bahsettiğimiz İmâm-ı Rabbânî hazretleri, memleketine gelince ilim ve edep öğretmeye, isteklileri yetiştirmeye ve yükseltmeye başladı. Şöhreti her yere yayılıp, her taraftan âşıkları, onun ilminden ve feyzinden faydalanmaya geliyorlardı. Talebelerine Kâdî Beydâvî Tefsîrî, Sâhîhu’l-Buhârî, Mişkâtü’l-Mesâbîh, Usûlü’l-Pezdevî, Hidâye, Şerhu’l-Mevâkıf ve Avârifü’l-Meârif gibi kıymetli bâzı dîn kitaplarını ders olarak mükemmel bir şekilde okuturdu.

Ömrünün son zamanlarında dahî, talebelerine ilim tahsîlini sıkı sıkı emreder, buna çok önem verirdi. Herkesin kalbini ilim ve nûr ile dolduruyor, Muhammed aleyhisselâmın dînini canlandırıyor ve kuvvetlendiriyordu. Zamanının pâdişâhlarını, vâlî, kumandân, âlim ve hâkimlerini, çok tesîrli mektuplarıyla dîne, sünnet-i seniyyeye davet ve teşvîk ediyor, çok âlim ve velî yetiştiriyordu.

Allahü teâlâ, ona öyle mânevî ilimler ihsân etmişti ki, hocası Bâkî-billah dahî, bu yeni ilimlere kavuşmak için huzûruna gelir, hürmetle otururdu.

İmâm-ı Rabbânî hazretleri şöyle buyurmuştur:

“Biz dört kişi, hocamız Muhammed Bâkî-billah'a hizmette diğerlerinden ilerideydik. Hepimizin ayrı bir bağlılığı, ayrı bir düşüncesi vardı. Bu fakîr yakînen biliyorum ki, böyle bir sohbet ve cemiyet, terbiye ve irşâd kaynağı, Peygamber Efendimizin zamânından sonra dünyâda çok az görülmüştür. Gerçi insanların hayırlısı/en iyisi olan Resûlullah Efendimiz zamânında bulunamadık, sohbetine kavuşamadık ama, Muhammed Bâkî-billah hazretlerinin saâdetli sohbetinden de mahrûm kalmadık. Bunun için bu büyük nimetin şükrünü yerine getirmek lâzımdır. Onun huzurunda herkes kendi bağlılığına, muhabbetine göre bir şeylere kavuştu.”

İmâm-ı Rabbânî hazretleri, ikinci defa hocası Muhammed Bâkî-billah hazretlerinin huzûruna gidip bir müddet kaldıktan sonra, tekrar memleketine döndü. Bir müddet daha tâliblere, isteklilere feyz vermekle meşgul oldu. Bu sırada pek yüksek derecelere kavuştu. Bu hâllerini hocasına mektuplar yazarak bildirdi.

Bundan sonra üçüncü defâ hocasını ziyârete gitti. Bu ziyâretinden sonra Delhî'den Serhend'e dönüp birkaç gün kaldı ve sonra Lâhor'a gitti. Lâhor şehrinde herkes, İmâm-ı Rabbânî hazretlerinin teşrîfini büyük bir ganîmet bildi.

İmâm-ı Rabbânî hazretleri Lâhor'da bulunduğu sırada, oranın meşhur âlimleri kendisine çok hürmet ve edep gösterdiler. Nice bilinmeyen ve çözülmesi zor meseleleri ondan sorup doyurucu cevaplar aldılar...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.