'Sünnet'in birkaç manası vardır...

A -
A +
Peygamber efendimiz bir hadîs-i şerîfte buyurdu ki: “Benim Sünnetime ve benden sonra hidâyete ulaştırılmış Hulefâ-i râşidînin sünnetine sımsıkı sarılınız/yapışınız.” [Buhârî]
 
Sözlüklerde ifâde edildiğine göre, “Sünnet=yol” demektir. “Sünnetullah=Allah’ın yolu” demektir. Yine “Sünnet=âdet, kânûn” manalarına da gelir. Meselâ, “Allah’ın sünneti=Allah’ın kânunu” demektir. Bu, Kur’ân-ı kerîmde “sünnetullah” olarak geçmektedir. Âyet-i kerîmelerde “Allah’ın sünnetinde [kânununda] aslâ bir değişiklik bulamazsın” buyuruluyor. [Ahzâb 62, Fetih 23, Fâtır 43]
Sünnet-i Resûlillah=Resûlullahın yolu” demektir. Sahâbîlerin de sünneti olur. “Hazret-i Ebûbekir’in sünneti”,“Hazret-i Ömer’in sünneti”, “Hazret-i Osmân’ın sünneti”, “Hazret-i Ali’nin sünneti” gibi. 
“Sünnet” kelimesi yerine göre, farklı anlamlarda kullanılmaktadır:
1- “Kitâb ve sünnet” ifâdesindeki sünnet, “Hadîs-i şerîfler” demektir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Allah’ın kitâbına, Peygamberin sünnetine sımsıkı sarılırsanız, hiç sapıtmazsınız.” [Hâkim]
2-Farz ve sünnet” ifâdesindeki sünnet, “Resûlullahın emirleri” demektir.
3- “Sünnet”, yalnız olarak kullanılınca, genelde “İslâmiyet” anlaşılır. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Bir zaman gelecek ki, ortalık bozulduğu zaman sünnetime (İslâmiyet’e) tutunmak, avuçta ateş tutmak gibi olacaktır.” [Hâkim]
4- “Sünnet=yol, çığır” gibi manalara da gelir. Meselâ “sünnet-i hasene=iyi çığır”,“sünnet-i seyyie=kötü çığır” demektir. Hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Bir kimse, sünnet-i hasene çıkarırsa (iyi bir çığır açarsa), onun sevâbı ve kıyâmete kadar onunla amel edenlerin sevâbı kadar sevap alır. Bir kimse de sünnet-i seyyie çıkarırsa (kötü bir çığır açarsa), onun günâhı ve kıyâmete kadar onu işleyenlerin günâhı kadar günâh kazanır.” [Müslim]
5- “Ehl-i sünnet” kurtuluş fırkasının adıdır. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyurdu ki: Tirmizî’nin bildirdiği hadîs-i şerîfte, “Ümmetim 73 fırkaya ayrılır, 72’si Cehenneme gider, yalnız bir fırka kurtulur. Bu fırka, benim ve Eshâbımın yolunda gidenlerdir” buyuruldu. Bu fırkaya “Ehl-i sünnet ve’l-cemâat” fırkası denir.
Şek ve şüphe yoktur ki, Ehl-i sünnet itikâdını ortaya koyan Resûlullah Efendimizdir.Eshâb-ı kirâm, îmân bilgilerini bu kaynaktan aldılar. Tâbiîn-i ızâm da bu bilgilerini, Eshâb-ı kirâmdan öğrendiler. Daha sonra gelenler ise, bunlardan öğrendiler.
Amelde dört mezhebin İmâmları, bu mezhepte [Ehl-i sünnet ve’l-cemâat mezhebinde]idiler. Hadîs âlimlerinin hepsi de, Ehl-i sünnet itikâdında idiler. İmâm-ı Mâtürîdî ve İmâm-ı Eş’arî de Ehl-i sünnet mezhebinde idiler. Her iki İmâm da, hep bu mezhebi yaydılar...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.