Ezân hakkında birkaç kelime...

A -
A +
Ezân, İslâmın şiârlarından biridir. Ezân okumak, ilk defa, hicretin birinci senesinde, Medîne-i münevverede başladı...
 
 
Geçen hafta, internetteki bir adamın bir sözünü nakletmiştim, diyordu ki: “Bizim dînimiz özgürlük, ezânımız müzik, ibâdetimiz de eğlencedir.” Ona cevap vermeye başlamış; 2 makâlemizde, ilk terim olan dîn üzerinde bir nebze durmuştuk.
Bugün ve yarın da inşâallah, 2. terim olan “Ezân” üzerinde bir nebze durmak istiyoruz: Ezân, lügatte “Bildirmek, da’vet, çağrı” demektir. Ama dînî bir terim olarak “Ezân”: Namaz vakitlerini bildirmek, Müslümânları namaza dâvet etmek (çağırmak) için, yüksek bir yerde belli olan Arapça kelimeleri sırası ile okumak” demektir.
Büyük Osmânlı âlimi Ebû Saîd Muhammed Hâdimî buyuruyor ki:
“Ezân, câmi, fıkıh kitapları gibi İslâmiyet'in kıymet verdiği şeyleri aşağılamak küfürdür (ya’nî dinden, îmândan çıkıp kâfir olmaktır).”
Ezân, İslâmın şiârlarından biridir. Ezân okumak, ilk defa, hicretin birinci senesinde, Medîne-i münevverede başladı. Medîne’de ilk ezân okuyan Bilâl-i Habeşî’dir (radıyallahü anh). Mekke’de ise Habîb bin Abdurrahmân (radıyallahü anh) oldu. Bundan önce, namaz vakitlerinde yalnız “Es-salâtü câmiatün=Namaz toplayıcıdır” denilirdi.
İslâm, âlemşümûl (evrensel) bir dîndir, onun için, daveti de (ezân da) beynelmilel (uluslararası)dir.
Ezânda, İslâm inancı ve dînin esâsları çok vecîz olarak anlatılmıştır. Burada Allahü teâlânın birliği ve büyüklüğü, Muhammed aleyhisselâmın Allah’ın kulu ve Resûlü olduğu, günde beş defâ, dünyânın her tarafında, bütün insanlığa duyurulur.
Ezân, farz namazların vaktinde kılınması veya kazâsı sırasında okunur. Bayram, cenâze, vitr, terâvîh namazları için, ezân ve ikâmet okunmaz. Ezân ve ikâmet kıbleye karşı okunur. Okunurken konuşulmaz ve selâma cevap verilmez. Ezân ve kâmet sırasında konuşulursa, her ikisi de tekrâr okunur.
Ezân, Müslümân ve akıllı biri tarafından yükseğe çıkarak okunur. Deli, fâsık, çocuk, Müslümân olmayan, kadın, cünüb olan, sarhoş ezân okuyamaz. [Son zamanlarda, Amerika’da, şaklaban ve başı açık bir kadına, bir katedralda (kilisede), Cuma namazı için ezân okuttular, ne idüğü belirsiz bir kadına da Cuma namazı kıldırttılar.]
Kadınlar, ezân ve ikâmet okumazlar. Vakti girmeden önce okunan ezân ve ikâmet, vakti girince tekrâr okunur. Kâmet okumak ezân okumaktan efdaldir (üstün ve kıymetlidir).
Ezân, bildirilen kelimelerle ayakta okunur. Hangi lisânda olursa olsun, tercümeleri okunmaz. Ezânın tercümesini okumak, ezân olmaz. Manâsı anlaşılsa da, ezân başka dillerle okunamaz. Okunduğu zaman ibâdet değiştirilmiş olur. (Seyyid allâme Muhammed Emîn İbn-i Âbidîn)
Müslümânların her namaz vaktinde, kendiliklerinden câmide toplanmaları güçleşince, Peygamber Efendimiz, Eshâbına namaz vakitlerinin nasıl bildirilmesi gerektiğini sordu. O istişâre esnâsında, kimisi Hıristiyânlar gibi nâkûs, yâni çan çalınsın, bâzıları da Yahûdîler gibi boru öttürülsün dediler.
Kimisi de, namaz vakti gelince, ateş yakılıp yukarı kaldırılsın teklîfinde bulundu. Fakat Resûlullah Efendimiz, bunların hiçbirisini kabûl etmedi.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.