Kâfirle de helalleşmek gerekir!

A -
A +
Zimmîye zulmetmek, Müslümâna zulmetmekten daha kötüdür. Hayvânlara işkence, zimmîye işkenceden daha kötüdür.
 
 
Kul hakkını, Allahü teâlânın hakkından önce ödemek gerekir. Kul hakkı olan günâhların affı güç ve azâbları daha şiddetlidir. Başkasının hakkını yiyen, hak sâhibleri ile helâlleşmedikçe affa uğramaz. Yani üzerinde kul veya hayvân hakkı bulunanı, Allahü teâlâ affetmez ve bunlar Cehenneme girip, cezâlarını çekeceklerdir. (Hadîka)
Üzerinde kul hakkı bulunanların ibâdetleri kabûl olmaz, Cennete giremezler. Gönülleri alınmazsa âhırette affı çok güçtür. Kâfirin hakkından kurtulmak, Müslümânın hakkından kurtulmaktan daha zordur. Gayr-i müslimlerin mâllarına, cânlarına saldırmak câiz olmadığı gibi kadınlarına, kızlarına saldırmak da câiz değil, harâmdır. (Reddül-Muhtâr)
Bir kimseden haksız olarak alınan bir kuruşu, sâhibine geri vermek, yüzlerle lira sadakadan kat kat daha sevâbdır. Bir kimse, Peygamberlerin yaptıkları ibâdetleri yapsa, fakat, üzerinde başkasının bir kuruş hakkı bulunsa, bu bir kuruşu ödemedikçe, Cennete giremez. (Mektûbât-ı Rabbâniyye, c. 2, m. 66, 87]
Zimmîye [yani gayr-i müslim vatandaşa] zulmetmek, Müslümâna zulmetmekten daha kötüdür. Hayvânlara işkence, zimmîye işkenceden daha kötüdür. Zimmîyi üzmemek için selâmlaşmak ve tokalaşmak câiz olur. Açıkça günâh işleyen fâsıka selâm vermek de böyle câizdir. (ed-Dürrül-muhtâr)
Hiçbir Müslümânın, yanlış hareketlerle İslâm’a gölge düşürmeye hakkı yoktur. Müslümân, İslâm’ın güzel ahlâkı ile süslenmeli, Allahü teâlâya karşı günâh, kânûnlara karşı da suç işlemekten sakınmalıdır. Müslümân, yabancıların kanunlarına karşı gelmemeli, suç işlememelidir. Fitne çıkmasına sebep olmamalı, hiç kimseye zulüm, işkence yapmamalıdır. Müslümânlığın güzel ahlâkını, şerefini, her yerde herkese göstermeli, her milletin İslâm dînine sevgili ve saygılı olmasına sebep olmalıdır. 
Yabancı bir ilim adamı, İslâmiyet’i inceleyip Müslümân olduktan sonra, Arap ülkelerine gidince, oralardaki Müslümânların yanlış hareketlerini görüyor. “İyi ki sizleri görmeden Müslümân oldum. Hayâtınızı inceleseydim, Müslümân olamazdım” diyor. Ne kadar mühim bir teşhîs.
Müslümân olsun, kâfir olsun, nerede olursa olsun, hiçbir insanın mâlına, cânına ve ırzına, nâmûsuna dokunmak câiz değildir. Kâfir turistler, muâmelâtta, Müslümânların hak ve hürriyetlerine mâliktirler. Kendi dînlerinin îcaplarını yapmakta, ibâdetlerini yapmakta serbesttirler. İslâmiyet, kâfirlere de, bu hürriyeti vermiştir.
Bir kimseyi bir şeye inandırmak isteyenin önce kendisinin ona inanması şarttır. Mümin, inandığını anlatmakta zorluk çekmez. İslâm dini kadar, açık ve mantıkî hiçbir dîn yoktur.
Savaş hâli hâriç, kâfirleri öldürmek de harâmdır. Hadîs-i şerîflerde buyuruldu ki:
“Zimmîyi öldürene, Cennet harâmdır.” [Ebû Dâvûd]
“Zimmîyi öldüren, Cennetin kokusunu alamaz.” [Hadîka]
“Arkadaşını öldüren, ümmetimden değildir. Öldürülen kâfir olsa da yine böyledir.” [Hadîka]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.