Hidâyete kavuşma sebepleri...

A -
A +

Cömert olan veya insanlara iyilik eden yahut başka iyi bir meziyeti olan kâfir, Allah’ın lütfuyla Müslümân olabilir...

Bir gayr-i müslim, kâfir, ateist üç sebeple hidâyete kavuşur:      

1- Allah’ın lütfuyla: Bir âyet-i kerîme meâli şöyledir: “Allah, doğru yola iletmek istediğinin kalbini İslâm’a açar.” [En’âm, 125]
Cömert olan veya insanlara iyilik eden yahut başka iyi bir meziyeti olan kâfir, Allah’ın lutfuyla Müslümân olabilir.

2- Kendi araştırmasıyla: Bir âyet-i kerime meâli: “Doğru yolu arayanları, saâdete ulaştıran yollarımıza kavuştururuz.” [Ankebût, 69]
Hakkı, doğruyu bulmak gayretiyle, bütün dînleri inceleyen bir kimse, İslâmiyet’in güzelliğine hayrân olup Müslümân olur. Allahü teâlâ, İslamiyet’i doğru olarak öğrenmek isteyene, bunu nasip edeceğine söz vermiştir.

3- Birinin duâsına kavuşmakla: Meselâ Hazret-i Ömer, duâya kavuşmakla Müslümân olmuştur. Resûlullah Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) “Ya Rabbî, bu dîni, Ömer’le veya Amr’la [Ebu Cehil’le] kuvvetlendir” diye duâ etmişti. Bu saâdet, Hazret-i Ömer’e nasip oldu. (Tirmizî)
Yaptığı iyilik sâyesinde ihtiyârın duâsına kavuşan bir ateiste de, îmân nasip olmuştur. Onun için hep iyilik etmeli ve herkesin duâsını almaya çalışmalıdır.

Sevgili Peygamberimiz buyurmuştur ki:
“Bir kâfirin hidâyetine sebep olmak, kızıl develere mâlik olmaktan iyidir.” [Buhârî, İmâm Ahmed]

“Bir insanın hidâyetine sebep olan [onu ehl-i sünnet yapan] muhakkak Cennete girer.” [Buhârî]

“Kim, hidâyete [Ehl-i sünnete] davet ederse, o yola girenlerin bütün sevapları ona da yazılır, diğerlerinin ecirlerinden bir şey eksilmez. Kim de, sapıklığa davet ederse, o yola girenlerin günâhları, ona da verilir, o kötü yolda gidenlerin günâhlarından da hiçbir şey eksilmez.” [Tirmizî]

“Allahü teâlânın, senin vâsıtanla bir kişiye hidâyet vermesi, senin için üzerine güneşin doğup battığı her şeyden daha hayırlıdır.” [Taberânî]

“Bir Müslümân, arkadaşına, hidâyetini arttıracak veya onu tehlikeden kurtaracak hikmetli bir sözden daha iyi bir hediye veremez.” [Ebû Ya’lâ]

“Haktan bâtılı veya hidâyetten dalâleti red gâyesi ile, ilim öğrenmek için yola çıkan kimse, kırk yıl ibâdet eden bir âbid gibi ecir alır.” [Deylemî]
Avrupa’daki gayrimüslimlere Ehl-i sünnet âlimlerinin yazdıkları dîn kitaplarını hediye edince, Müslümân olanlar da çıkıyor. Kitap hediye edildiğinden dolayı sevap oluyor mu? diye bir suâl hâtıra gelebilir.

Elbette olur. Cihâd sevâbı alınır. Hele onlardan biri Müslümân olursa, ayrıca daha büyük sevâba kavuşulur. Hiçbiri Müslümân olmasa da, onlara kitap vermekle yine cihâd sevâbı alınır. Öte yandan, insanlara kitap vermek emr-i marûftur. Emr-i marûf sevâbı da, cihâd sevâbından daha fazladır.

Nitekim bir hadîs-i şerîfte şöyle buyurulmuştur:
“Bütün ibâdetlere verilen sevap, Allah yolunda cihâda verilen sevâba göre, deniz yanında bir damla su gibidir. Cihâd sevâbı da, emr-i marûf ve nehy-i anil-münker [dînin emir ve yasaklarını herhangi bir şekilde yaymaya çalışma] sevâbı yanında, denize nisbetle bir damla su gibidir.” [Deylemî]

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.