Hak üzere olan tâife...

A -
A +
“Ümmetimden hak üzere bir tâife, düşmânlara gâlip olarak cihâd ederler. Sonuncu tâife, Deccâl ile savaşır.”
 
 
Peygamber Efendimiz buyurdular ki: “Bir zaman gelir, ümmetimin bir kısmı müşrik olur, puta tapar; Peygamberim diyen çıkar; ben son Peygamberim, benden sonra Peygamber gelmez. Ümmetim arasında, doğru yolda olanlar, her zaman bulunur. Onlara karşı çıkanlar, Allahü teâlânın emri gelene kadar, doğru yolda olan bu kimselere zarar veremezler.” (Mişkâtü’l-mesâbîh)
Sevgili Peygamberimizin, bu mânâda başka hadîs-i şerîfleri de vardır. Kütüb-i Sitte’deki sıralarına göre onlardan bazılarına temâs edelim:
“Ümmetimden bir tâife, Hakk’ın yardımı ile cihâda devâm eder.” [Buhârî]
“Ümmetimden hak üzere bir tâife, düşmânlara gâlip olarak cihâd ederler. Sonuncu tâife, Deccâl ile savaşır.” [Ebû Dâvûd]
“Ümmetimden bir tâife, kıyâmete kadar mansûr ve muzaffer olmakta devâm eder. Onları yardımsız bırakanların, onlara bir zararı olmaz.” [Tirmizî]
“Ümmetimden bir tâifeye, kıyâmete kadar Hakk’ın yardımı devâm eder. Bunları bırakıp ayrılanların, bu tâifeye bir zararı olmaz.” [İbn-i Mâce]
“Ümmetimden hak üzere bir tâife, kıyâmete kadar gâlip olarak cihâd eder.” [İbn-i Asâkir]
Yukarıdaki hadîs-i şerîflerde geçen “Hak yolda olan bir tâife” münâsebetiyle, bir nebze, "Hak" kelimesinin manâları üzerinde duralım: Bu kelime, kullanıldığı yerlere göre, çeşitli mânâlara gelen çok şümûllü bir kelimedir. "Hak" terimi, dînî literatürde birçok mânâya gelmektedir:
1. Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden) biri, 2. İslâmiyet, 3. Gerçek, doğru, 4. Alacak, 5. Pay, hisse, 6. Hâtır, hürmet, 7. İnsanın yapması lâzım gelen şey gibi.
"Hakîkat" ve "hukûk" kelimeleri de "hak" kelimesinden türemiştir.
Peki, kıyâmete kadar hak üzere olan ve cihâd edeceği bildirilen o tâife, fırka, cemâat, hangi cemâattir? Hiç şüphe yok ki, bunlar, “fırka-i nâciye” denilen “Ehl-i sünnet vel-cemâat fırkası”dır. Şimdi çok kimse, kendilerinin bu fırkadan olduklarını iddiâ etseler de, o sözleri önemli değildir. Kur'ân-ı kerîmde meâlen buyuruluyor ki: “Her fırka, doğru yolda olduğunu sanarak, sevinmektedir.” [Mü’minûn, 53 ve Rûm, 32]
Hadîs-i şerîfte, Müslümânların 73 fırkaya ayrılacakları bildirilmiştir. Bu 73 fırkadan her biri, İslâmiyet’e uyduğunu, Cehennemden kurtulacağı bildirilen bu fırkanın kendi fırkası olduğunu söylemektedir. İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyuruyor ki:
Bu çeşitli fırkalar arasında, kurtuluş fırkasının alâmetini Peygamber Efendimiz bildirmiştir: “Bu fırkada olanlar, benim ve Eshâbımın gittiği yolda bulunanlardır.” [Tirmizî]
Peygamber Efendimiz, kendini söyledikten sonra, Eshâb-ı kirâmı da söylemesine lüzûm olmadığı hâlde, onları da söylemesi, “Benim yolum, Eshâbımın gittiği yoldur. Kurtuluş yolu, yalnız Eshâbımın gittiği yoldur” demektir. Eshâb-ı kirâmın yolunda giden, elbette Ehl-i sünnet vel-cemâat fırkasıdır. Cehennemden kurtulan fırka, yalnız bunlardır. (Mektûbât-ı Rabbâniyye, C. 1, m. 80)
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.