Ehl-i sünnet i’tikâdının umdeleri -1-

A -
A +
Allahü teâlâyı müminler Cennette, cihetsiz olarak ve karşısında bulunmayarak ve nasıl olduğu anlaşılmayarak ve ihâtasız, yâni şekli olmayarak göreceklerdir.
 
 
Geçen hafta pazartesi ve salı günkü makâlelerimizde, Ehl-i Sünnet itikâdının öneminden bahsetmiş ve bazı umdelerini yazmış, bu hafta konumuza devâm edeceğimizi de bildirmiştik.
Allahü teâlâyı müminler Cennette, cihetsiz olarak ve karşısında bulunmayarak ve nasıl olduğu anlaşılmayarak ve ihâtasız, yâni şekli olmayarak göreceklerdir. Nasıl görüleceği düşünülemez. Çünkü O’nu görmeyi akıl anlayamaz. Allahü teâlâ, dünyâda görülemez. Bu dünyâ ve insanın bu dünyâdaki yapısı, O’nu görmeye elverişli değildir. Mûsâ aleyhisselâm Peygamber olduğu hâlde, bu dünyâda göremedi. Peygamberimiz Mi’râc gecesinde gördüyse de, bu dünyâda değildi. Dünyâdan çıktı, âhirete karıştı; Cennet’e girdi ve orada gördü.
Allahü teâlâ, insanları yarattığı gibi insanların işlerini de yaratıyor. İyi ve kötü işlerin hepsi O’nun takdîri, dilemesi iledir. Fakat iyi işlerden râzıdır, kötü işlerden râzı değildir. İnsanın yaptığı işe, kendi kuvveti de te’sîr eder. Bu te’sîre “kesb” denir.
Melekler, Allahü teâlânın kıymetli kullarıdırlar. Allahü teâlânın emirlerine isyân etmeleri câiz değildir. Emrolunduklarını yaparlar. Erkekleri, dişileri ve evlenmeleri yoktur.
Peygamberler (aleyhimüs-selâm), Allahü teâlâ tarafından seçilmiş, gönderilmiş insanlardır. Onların Allahü teâlâdan getirdikleri her haber doğrudur, yanlışlık yoktur.
Peygamber Efendimizin mi’râcı; uyanık iken, kalp, rûh ve beden ile birlikte olmuştur, haktır.
Kabir azâbı, kabrin sıkması, kabirde “Münker” ve “Nekîr” denilen meleklerin soru sormaları, kıyâmette her şeyin yok olacağı, göklerin yarılacağı, yıldızların yollarından çıkıp dağılacakları, yer küresinin, dağların parçalanması ve herkesin mezârdan çıkması, mahşer yerinde toplanması, yâni rûhların cesetlere girmeleri, kıyâmet gününün zelzelesi, o günün dehşeti, korkusu ve kıyâmette suâl ve hesap, iyiliklerin ve günâhların âhirete mahsûs bir terâziyle tartılması, Cehennem üzerinde “Sırât Köprüsü”nün bulunması vardır. Bunların hepsi olacaktır. Peygamber Efendimiz, kıyâmet alâmetlerinden her ne haber verdiyse, hepsi doğrudur, yanlışlık olamaz.
Yine Ehl-i sünnet i’tikâdından, önemli olanlardan bazıları da şunlardır:
1- Âmentü’deki altı esâsa inanmak. [Hayrın, şerrin ve her şeyin Allah’tan olduğuna inanmak. İnsanda irâde-i cüz’iyye vardır. İşlediği günâhlardan mes’ûldür.]
2- Amel, îmândan parça değildir. Ya’nî ibâdet etmeyen veya günâh işleyen mü’mine kâfir denmez. [Bazı fırkalar, “amel îmânın parçasıdır, namaz kılmayan ve harâm işleyen kâfirdir” derler.]
3- Îmân ya vardır ya yoktur, artıp eksilmez. [Parlaklığı artıp eksilir.]
4- Kur’ân-ı kerîm mahlûk [yaratık] değildir.
5- Allah mekândan münezzehtir. [“Allah gökte veya Arşta” demek dînen tehlikelidir. Ehl-i sünnet âlimleri, böyle bir i’tikâdın küfür olacağını yazmaktadırlar.]
6- Ehl-i kıble tekfîr edilmez. [Bazı bozuk fırkalar, kendilerinden başka herkese kâfir derler.]
[İnşâallah yarın da, yine bu konudan bahsedelim.]
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.