Özbekistân'daki târihî eserler

A -
A +

Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra bu târihî eserler de hürriyetlerine kavuşmuş ve büyük bir restorasyon faâliyeti başlamıştır...

 

 

İlk çağlardan beri, bu bölgelerde, önceleri Türkler ve Îrânlılar yaşamış; buralarda Asyâ Hûn, Göktürk ve Uygur İmparatorluklarıSâmânîlerKarahânlı, Gazneli, Büyük Selçuklu ve Hârezmşâhlar DevletleriTîmûr İmparatorluğu, Çağatay Hânlığı ve Şeybânîler hâkim olmuşlardır.

Müslümânların, “Mâverâünnehr”e ilk defâ; 667’de “el-Hakem bin Ömer el-Gıfârî” komutasında gelerek üç yıl kaldıkları, daha sonra “Kuteybe bin Müslim”in düzenlediği seferler netîcesinde, küçük bir kısım hâriç, bütün bölgenin Müslümânların hâkimiyetine girdiği ve bölgede İslâmiyyet’in hızla yayıldığı bilinmektedir. 

Buhârâ’da, dün zikrettiğimiz büyük âlim ve velîlerin türbe ve külliyyelerinden başka, Leb-i Havz Câmii, Mîr Arab Medresesi, Kalan Minâresi, Ark Kalesi gibi târihî ziyâret mekânları da mevcuttur.

Semerkant’ta, Şâh-ı Zinde (Kusem bin Abbâs) külliyyesi, Ebu’l-Leys-i Semerkandî Türbesi, Tîmûr Hân Türbesi, Uluğbey Türbesi, Uluğbey Rasadhânesi, Uluğbey Medresesi, Tilla Kârî Câmii ve Medresesi, Şirdâr Medresesi, Bîbî Hanım Mescidi, Registân Meydânı gibi târihî ziyâret mahalleri vardır.

Taşkent’te de Zengi Atâ hazretleri Türbe ve Külliyyesi, Barak Han Medresesi, Kökel Taş Medresesi, Emîr Tîmûr Müzesi, Cuma Mescidi, Alî Şîr Nevâî Müzesi gibi ziyâret yerleri mevcut. Orada Nûreddîn-i Taşkendî hazretleri de var. Hazret-i Osmân Efendimizin okurken üzerinde şehîd edildiği Mushaf-ı Şerîf de buradadır.

Bu beldelerde (yanî Özbekistân, hattâ bütün Türkistân’da) yetişen büyük âlimler, ciltler dolusu eserler yazdılar; pekçok talebe yetiştirdiler; bütün dünyâya ilim-irfânı, İslâmiyetin örnek ahlâkını yaydılar. Fakat gerek vahşi Moğollar, gerekse dînsiz komünistler bu bölgeyi ele geçirince, Türk milletinin, dînî âbidelerle süsleyip, İslâm mîmârîsi ile şarkın birer pırlantası hâline getirdiği Buhârâ, Semerkand, Taşkent ve Kaşgar gibi Mâverâünnehir şehirlerinin kütüphânelerinde mevcut olan milyonlarca kitâbı [Kur’ân-ı kerîm ve hadîs kitapları başta olmak üzere, bütün dînî eserleri], sokaklarda ayaklar altında çiğnediler, yırtıp yaktılar. Kitaplarını teslim etmeyen binlerce Müslümanı ve din âlimlerinin büyük kısmını Sibirya’ya sürdüler ve şehit ettiler.

Komünistler, İslâmî kitâbları yok etmekle iktifâ etmediler, yalnız Buhârâ’da 360 câmi ve mescidi yıktılar. Bir medrese, ateizm (dînsizlik, dîn aleyhtarlığı) müzesi olarak kullanılmak için bırakıldı. Semerkand’daki Uluğ Bey Medresesi de dîn aleyhtârlığı müzesi olarak kullanılmıştır.

Ruslar yalnız İslâm mâbedlerine el atmakla kalmamış, bölgede bulunan kiliseleri de kapatarak basketbol ve voleybol salonu yapmışlardır.

Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra bu târihî eserler ve mâbetler de hürriyetlerine kavuşmuş ve büyük bir tâmîr ve restorasyon faâliyeti başlamıştır. Akıl almaz derecede paralara mal olacak şâhâne tâmîrâtlar yapılmaktadır. Emeği geçenlerin hepsini tebrîk ve takdir ediyor, kendilerine en kalbî şükrânlarımızı sunuyoruz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.