"Beni kandırmaya çalışamazsın! Okudun diye cahil görme bizi!.."

A -
A +
 
Molla Numan ipe sapa gelmez çocukluk arkadaşına bir ders vermek istiyordu!..
 
 
Zülfadl köylüleri bu şanslı aileye göz aydınlığına, tebrike gelip gidiyorlardı. Genç Molla Numan ise ipe sapa gelmez çocukluk arkadaşına bir ders vermek, onu içinde bulunduğu kötümserlikten kurtarmak istiyordu; istiyordu ama zorluğunu da çok iyi biliyordu. Kendini toparladı, müşfik bir dost edasıyla:
- Bak Zülküf beni hep azarlıyorsun!
- Hak ediyorsun sen de!
- Varsayalım ki hak etmişim. Ben de etten, kemikten insanım ve nefis taşıyorum! Bu nefsin sahibine ne dersen azdır bile. Ama…
- Aması maması yok; yeni yetme molla! Oyun oynama benimle yine!
- Tövbe tövbe!
- Ne kadar tövbe etsen yine kurtulamazsın kibrinden!
- Onda da haklısın! Affetme, bağışlama denen yüksek bir âdetimiz var! Sen de onu dene… Bağışla beni!
- Beni kandırmaya çalışamazsın! Okudun diye cahil görme bizi!
- Bak ne diyeceğim! Artık büyüdük!
- Ben bir büyüdüysem sen iki!
- Onu da kabul! Lakin…
- !!!
- Zülküf sana bir kıssa anlatayım mı?
- Hâlâ âlim olduğunun havasındasın! Tesirini üzerimde görmek mi istiyorsun? “Bak, ben ne kadar biliyorum?” gibilerdesin! Bırak masum havalarını!
- Artık öyle veya değil Zülküf kardeşim!
- Ben kardeşin değilim! Deme demiştim!
- Tamam! Daha demeyeceğim! Sadece hissiyatımı anlatabileceğim bir kıssa var o kadar!
- !!!
- Kucağında çocuğuyla bir kadın; bir mağaranın önünden geçerken içeriden bir ses duyuyor, o sesi anlamak için de dikkat kesiliyor, kulak kabartıyor:
- Eee!
- O ses: “Mağaraya gir! Orada gördüğün kıymetli şeylerden istediğin kadar al, ne et et; en mühim olanı da unutma!” diye sıkı sıkıya tembih ediyor.
- Yine de kimsecikleri göremiyor muymuş?
- Sesi duyuyor ama, kimseyi göremiyormuş. Kadıncağız bu sese lâkayıt kalamıyor. Çok da merak ediyor. Bir sese kulak kabartıyor bir de mağaraya bakıyor. Anlamaya çalışırken ses yeniden tekrar ediyor:
“Sen çıktıktan sonra o kapı kapanacak, bir daha asla açılmayacak. Bu hakikati de bil ve unutma! Tekrar ediyorum; bu çok mühim; onu da dikkate al ve unutma! Bu büyük bir fırsat! Sakın kaçırma! Yine o en mühim şeyi unutma…” diyor, durmadan kadıncağızı ikaz ediyor.
Sesi defalarca dinleyen kadın; daha fazla direnemiyor, merakla mağaraya giriyor bir de ne görsün? Tıklım tıklım mücevher dolu her taraf. Büyük bir hazineyle karşılaşıyor anlayacağın. Yığınla altın, inci, mercan, yakut, elmas ve sayılamayacak kadar çok kıymetli taşlar vardır. Onları görünce gözleri kamaşıyor, büyüdükçe büyüyor, şaşkına dönüyor ve çocuğunu yere bırakarak hırsla önüne gelen mücevherleri toplamaya başlıyor. Bu sırada o esrarengiz ses yine duyuluyor ve kadını yeniden ikaz ediyor: “Yalnız çok az zamanın var dikkat et, hata yapma! En mühim olanı içeride unutma! Kapı kapanmak üzere! Alacaklarını al çık!” DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.