"Galiba sağır olmuş bu kız!.."

A -
A +
Züleyha, Nene’yi görmemiş olmalıydı ki olduğu yere, söğüdün dibine çömeldi...
 
Toprak yolun sol tarafında başka bir köylünün bahçesi, dikenli çalılar ve sık söğüt ağaçları ile çevrelenmişti. Evlerin önünden ne zayıf ne de kuvvetli diyebileceğimiz bir ark geçiyor; çeşmeden taşan suyla birleşiyor ve neredeyse bütün köy hanelerini ziyaret edip büyük dereye akıyordu.
Köyün hemen bitişiğinde bir tarla büyüklüğündeki geniş meraya gözleri takıldı Nene’nin. Çocukken gençlerin, çok sık olmasa da arada bir yaptıkları ciridi seyretmişti komşu çocuklarla. Gürültülü geçen bu koşuşmalarda galiz küfürler de edildiğinden mümkün olduğu kadarıyla kadınlar, kızlar gitmezdi. Ciridin bildikleri basit bir-iki kaidesi vardı. “Ben uydum sen uymadın” bahaneleriyle birbirlerini suçlayanlar olur, hatta daha ileri de giderek kavga bile ederlerdi. Araya köyün ihtiyarları girer, iş tatlıya bağlanır, büyümeden barıştırırlardı. Belli bir disiplinle koşturulan atların üzerindeki sürücülerin maharetle fırlattıkları değnekler, hedeflerine isabet ederse bir puan alırlardı. Atı zayıf olanlar, acemiler umumiyetle yenilir, boynu bükük meydanı terk ederken ağlamaklı olurlardı. Yazın Harman yeri, kışın cirit, güreş yeriydi. Hatta düğünlerin çoğu da bu meydanlıkta yapılırdı.
Nene’nin gelip bir köşede oturmasındaki maksat; Züleyha ile buluşmaktı. Tek başına görürse, yanına mutlaka gelirdi. Onu deşip ağzından laf almayı deneyecekti daha teferruatlı olarak. Şu an istediği tek şey buydu. Onunla her şeyi açık konuşup konuşmayacağını bilmemesine rağmen, o dedikoduların esrarını, yaşanılan hazin hikâyeleri Züleyha’nın ağzından bir daha dinlemek istiyordu.
Toprak yolun arkla birleştiği yere doğru baktı. Ortalıkta rastgele gezen çil horozlardan, tavuklardan ürken kazlar, kanatlarını çırparak aceleyle sağa sola kaçıştılar. Fazla vakit geçmemişti ki tozun toprağın arasından bir kapının gıcırdayarak açıldığını ve Züleyha’nın çıktığını gördü. Yolun karşısında, tek katlı evin önündeki söğüde yaslandı. O günkü konuşmalarını hatırladı yeniden hüzünlendi Nene. Aklına geldikçe; canı daha bir acıyor, garip bir hâl alıyordu zaten.
Züleyha, Nene’yi görmemiş olmalıydı ki olduğu yere, söğüdün dibine çömeldi. Bir elinde uzunca bir sopa, başı önde, diğer elindeyse bir maşrapa vardı. Nene; “demek beni görmedi” dedi, etrafına bakındı. Kimseciklerin olmadığından emin olduktan sonra da:
- Kız Züleyha!
- !!!
- Kız sana diyorum, duymuyor musun?
- !!!
- Galiba sağır olmuş bu kız! Kız Züleyha!
- !!!
DEVAMI YARIN
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.