Son kez vedalaşmak için kapı komşularına uğradı

A -
A +
 
 
Nene ve ailesinin şüpheleri iyice artmıştı. Garip bir şeylerin döndüğünün farkındaydılar!
 
Ne zamandır gülmeyi unutan Nene, elinde olmadan tebessüm etti. “Kara bahtlım” dedi. Nedense bu kelimeleri kullandığına pişman oldu. “Canım evladım” diyerek kundak yaptı, kayınvalidesine uzattı.
Son kez vedalaşmak için kapı komşularına uğradı. Züleyha’da ne üzüntü, ne de bir korku emâresi vardı! Ona herkes iki gözü iki çeşme ağlarken niçin güldüğünü sordu. Annesi, hiddetli ve sert bir tavırla mühim bir mevzu hakkında konuşacaklarını söyleyerek dışarı çıkarmak istediyse de yükleri yüklenmiş, köyden ayrılmak üzere olan Nene’nin huzurunda cesaret edemedi.
Nene ve ailesinin şüpheleri iyice artmıştı. Garip bir şeylerin döndüğünün farkındaydılar lakin ne olduğunu izah edemiyorlardı. Çünkü gün boyu hiçbir üzüntü, tasa, telaş yaşamamış, bir yere gitmemiş, Ermeniler, Uruslar hakkında herkes bedduâ edip kargış yaparken bunlardan ufak bir tepki, ufak bir serzeniş dahi duymamışlardı.
Bu genç kız, Osmanlı’yı yıkma hazırlıklardan haberdar, kendini gizli bir dava için hazırlayan, bu hususta kabına sığmayanlardan biri miydi yoksa? Nene’yi gündelik kıyafetiyle görünce:
- Kız Nene! Senin baban Hüseyin emmi akıncı değil miydi?
“Şimdi sırası mı” kabilinden Nene, beklemediği bir soru karşısında biraz kızardı, bozardı.
- O da nereden çıktı kız? Hoş geldin demeden, sual ha!
- Soruyorum sadece! Neye kızıyorsun?
- Ne niyetle geldik ne bulduk! Sen de tuhafısın! Kızmak da nereden çıkardın?
- Anlamaz mıyım sandın? Yüzün pancar gibi oldu! Belli ki sen de akıncı ruhu taşıyorsun!...
- Beni ne sanıyorsun Züleyha? Senin çocukluk arkadaşın Nene’yim! Delirdin mi ne akıncısı, ne demek istiyorsun? Kıyafetimden de mi anlamadın? Basbayağı taze gelinim... Ve kırkı henüz çıkmış bir evladım var! Yani taze anayım!
- Taze gelinmiş, anaymış onları geç! Zaten onun için soruyorum! Akıncı kızı, torunu olduğunu bilmeyen yok! Üstelik kardeşin Hasan Bey, Deli Halit Paşa'nın sağ kolu!
- Paşamıza deli deme!
- Ben uydurmadım, herkes öyle diyor! Ya sen! Ev işlerinin arasına gömülmüş, onların arkasına gizlenmiş bir fâni! Onu, bunu anlamam, yarın muharebe olsa sen de onların yanında yerini alırsın!..
- Elbette! Şüphen mi var? Tabii ki öyle olacak! Yerim belli, ailem de!
- Aynı şeyi söylüyoruz! Seneler öncesinde Ermeni uşakları dövdü diye nasıl hırslanmıştın? Nasıl kavak ağaçlarına saldırmıştın. Yine aynısın, değişmemişsin!
- Gören de bir Ermeni kızıyla konuşuyorum sanacak! Bunlar ne biçim lakırdılar Züleyha?
- Kaçıyorsunuz da!
- Harpten kaçan yok! Evlatlarımızı, ihtiyarlarımızı muhafaza altına almaya çalışıyoruz sadece!
- Hepiniz ödleksiniz! Çok yanılmışım meğer!
- Yiğit dediğin sizin gibi olur tabii! Kılını kıpırdatmaz değil mi?
- Onu bunu bilmem ve anlamam da! Dedene yakışır bir şekilde şimdiden hazır olman lazımdı! DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.