Laikler de değişmeli

A -
A +

Evvelki sabah Gölcük depremzedelerinden bir genç kız, bize yazdığı elektronik mektubu "Allah yar ve yardımcınız olsun" duasıyla bitiriyordu. Biz bu insanı tanımıyorduk. O ise bizi sütunumuz dolasıyla biliyordu. Birtakım sıkıntılarını dile getirmişti. Yazısının sonunda da içten gelen bu dua vardı. O mektubu okuduktan sonra haberleri açtık. AK Parti işleniyordu. Recep Tayyip Erdoğan, Bilkent Otel'deki konuşmasını "Allah, yar ve yardımcınız olsun" diye bitirdi. İşte bu fevkalade ehemmiyetli. Liderin halkın hissiyatıyla hissetmesi, onunla bir dili konuşması lazım. Aynı akşam, Recep Tayyip Erdoğan, televizyonlara davetliydi. Önce Star'da Ali Kırca'ya mülakat verdi. Bilahare Milli Görüş uzmanı diye takdim edilen Ruşen Çakır tarafından değerlendirildi. Adı geçen gazetecinin, tenkid ve kısmen hakkı teslim edişlerine şahid olduk. Tenkidlerinden bir tanesi son derecede yadırgatan bir tesbitti. Erdoğan'ın dinleyicilere yaptığı konuşmayı "Allah yar ve yardımcınız olsun" diye bitirmesini laikliğe aykırı buldu. Yanlış olduğunu yorumladı. Değişmediğine bir karine olarak gösterdi. Kelime kelime böyle demese de notunun toplamından bu netice çıkıyordu. Ne kadar tuhaf... Değişmekle, "Allah" demek arasında hangi zıtlık, hangi aykırılık var? Allah demek kusur mu? Olmaz öyle şey!.. Laiklik adına laikliğe fenalık yapılıyor. Böyle bir ölçü makulse laiklik ne? Bizdeki laiklik de deve kuşuna döndü. Kuş deseniz kuş değil. Deve deseniz deve değil. Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti'nin kuruluş dilekçesini mükemmel bir diplomat olan Yaşar Yakış eliyle İçişleri Bakanlığı'na verdikleri günün akşamında üç televizyonun ana haberine mülakat verdi. Her üçünü de dikkatle dinledik. Üçünde de sunucular soracakları her şeyi sordular. Cevaplar, makuldü. Bazen yerinde olarak cevaba cevapla mukabele etti. Buna rağmen dünkü bazı gazeteler, yine habercilik şaheseri sergiliyorlardı. Kanal kanal dolaşmış, kafalardaki soruya da cevap vermemiş. Kim? Recep Tayyip Erdoğan.. Eh yani bu kadar olur. Ne demişler "sen herkesi kör âlemi sersem mi sanırsın?" Eski günler olsa halk belki kanardı. Şimdi her şey canlı yayında. Her şey âlenî. Herkes sağduyusu ile yargısını veriyor. Onun için "konuşmadı" iddiası hiç inandırıcı olmamış. Hatta hatta ampulün içinde rahle var yakıştırması dahi o hantal ampul çizimine dair yazılanları gölgelemiş. Halbuki haber tarafsız olmalı. Bizde ise tersi yapılıyor. Haber, kime oynanıyorsa onun nabzına göre şekillenmekte. Temel sebeplerden biri dil. Dil ayrı. Bir Gölcük'teki depremzede kızla aynı duyguları paylaşıp aynı terminoloji ile konuşanlar var. Bir de o üslubu taşralılık sayanlar. Selamlaşma bile kategorize edilmiş. Bir tarafın "Allah'ın selamı" dediğine diğer taraf "gerici söylem" demekte. Bu iş kolay değil. Demokrasi adına, laiklik adına hüküm verenler, bu kurumlara taban tabana zıt bir davranış içindeler. Ne diyorlar "değişim bunun neresinde?" Niçin öyle demekteler? O Akşam, Erdoğan ne dedi? "Temel meselelerde elbette köküme bağlıyım. Değişimden kastınız eşimin başını açması, çocuklarımın başını açması, benim içki içmemse bunları yapmayacağım". İşte bütün saklamalara mukabil cephe alışın asıl sebebi... Recep Tayyip Erdoğan ve O'nunla beraber olan şu kadar insan "Biz ülkemize hizmet etmek istiyoruz" diyorlar, karşılarına geçenlerse magazinle meşgul. Açıkla başka türlü, kapalı ile başka türlü uğraşmaktalar. Tesettürlüyü hafife aldıkları sayfanın sağında çırılçıplak manken resmi basarak paparazzi övgüler diziyorlar. Halksa aç. Bilmiyorlar. Evet bilmiyorlar; "Allah" demeyi kınayıp, örtüyü aşağıladıkça, her kadını bikini giymek zorunda gördükçe, her erkeğe içki dayatması yaptıkça Tayyip Erdoğanlar çok büyür. Kim ne derse desin bir değişim var. Bunu Ruşen Çakır da söylüyor. Biz laik olan olmayan tabirini sevmiyoruz ama, zarurete binaen yazacağız. Öyleyse laik kesim de değişmeli. Onlar da bu ülkenin insanını tanımalılar. Halk olmadan halkçı olunmaz. Halkın değerlerine saygı duymalılar. Halkla müşterek dile ve kalbe sahip olmalılar. Ve biraz daha tarafsız, biraz daha hoşgörülü, biraz daha insaflı. İcraatlarla uğraşılmalı. İnsanlar ve onların tercihleri, takdirleriyle değil. Laikler de değişirse orta noktada kucaklaşma olur. Kucaklaşmaya ihtiyaç var. Kavgaya değil.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.