Seviye

A -
A +

Televizyon programlarının çoğu artık gına getirdi. Sabahlara kadar süren tartışmalar. Evet, ama elde kalan ne? Karışmış kafalar, allak-bullak olmuş sinirler, heba olmuş bir geceden başka hiçbir şey. En hazin olanı da İslamiyetle alakalı yapılanlar. Hangisi aklı başında bir laf ediyor. İlim yerine nefsler konuşmakta. Herkes aklına gelen bir iddianın kuru inat takipçisi olmakta. Bazısı namazları kısaltıyor, bazısı oruçla oynuyor. Tebeşir ellerinde ahkâmı ilahiyyeyi yazıp bozmaktalar. Sanki bu din kendilerine gelmiş. Zihinlerin iğfalindeki temel sebep, ilmi yetersizlik. Lazım gelen ciddi formasyondan geçmeden bir anda unvanlara kavuşuldu. Dağarcıktaysa bir fikri-manevi varlık mevcut değil. 12 Eylül 1980 darbesine kadar İslam Enstitüleri vardı. Darbeden sonra birçok kimseye ve bu arada sahne sanatçılarına vs. de profesörlük unvanı verildi. İki yıllık olan İslâm Enstitülerinin de fakülte statüsüne çıkartılması öteden beri ileri sürülmekteydi. İşte o ortamda bu da yapıldı. 4 senelik yapıldılar. Öğretmenleri de bir gecede profesör oldu. İnanınız ülkemizdeki gerçek üniversite hocalarına acıyoruz Dirsek çürüten o haysiyetli insanlar da aynı unvanı almakta, aynı maaşa layık görülmekte, havadan akademisyen olanlar da. Sonuçta ülke kaybediyor. Akademisyeni aydını, okumuşu farklı düşünebilirler. Ne var ki farkı, birbirlerinin gırtlağına sarılarak galiz hakaretler savurarak müdafaa edemezler. Bir de temsil trajedisi var. Ortalığa dökülenlerin çoğunda temsil ehliyeti utandırıcı sefalette. Sadece dini bahislerde değil. Nazım Hikmet-Necip Fazıl programında da öyle dehşetli kusurlar işlendi. Halbuki Sevgili Peygamberimiz -aleyhisselam- 'nefret ettirmeyiniz, sevdiriniz' buyurmuyorlar mı? O kanaate vardık ki bizim konuşacak durumda olan insanlarımız konuşamamaktalar. Konuşmasını bilmiyorlar. Kavga ve hakaret seviyesi aşılamamış. Düşünmesi bilinmiyor. Düşünmesini bilmeyen okumasını da bilmez. Okuduğunu hazmetmiş, tahlil ve terkipler yapmış bir kişi çevresine ışıltılar saçar. Zaman israfı ve laf salatası ile karşı karşıyayız. Öyle bir salata ki bayat. Bu memleket, bu memleketin insanları, bu aşağılamaya layık değiller. Oraları dolduran gençlere yazık Onlara vakit ayıran seyirciye yazık. En büyük fukaralık örnek insan azlığı yaşayan ülkelerdedir. bu manzara acı gerçeğimizdir. Meclisinde adam ölen bir yerin televizyonunda da seviye bu kadar olur. Neredesiniz iyi insanlar?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.