Medeniyetlerin İstanbul ahengi...

A -
A +

11 Eylül terörü bütün dünyayı şaşırttı. O şaşkınlıkla birlikte yeni tahminler de tetiklendi. Birazcık kan kokuyordu onlar. En ünlüsü, 'Medeniyetler Çatışması' adını taşıyanıydı. Kehanete göre artık, medeniyetler, şifa bulmaz şekilde hasımdılar. Çatışma kaçınılmazdı. Amerikan merkezli yaşatılan dehşet de bunun ilk habercisiydi. Medeniyetler; yani İslâm-Hırıstiyan, doğu-batı medeniyeti kavgaya tutuşacaktı. Başka çare yoktu. Bu yeniden Haçlı seferleri günlerine dönülmesi demekti. Aklı selim, lafı dahi insanları ürperten böyle bir tahminin önlenmesini emretmekteydi. Hakîkaten batı halkları, 11 Eylül 2001 eylemi üzerine İslâm dininden olanlara karşı sert tavırlar sergilemeye başlamışlardı. Fanatizm, kendi cinsinden karşılık buluyordu. Gerek Avrupa ve gerekse Amerika ve öteki Hırıstiyan ülkelerde milliyeti her ne olursa olsun Müslümanlar incitilmekteydi. Yer yer hırpalandıkları bile oluyordu. Medeniyetler çatışması bir faraziye. Kötü bir faraziye nasıl hayata geçmiş görülebiliyorsa iyi bir faraziye de pekâlâ yaşama şansına kavuşabilirdi. Münferit planda karşılaşılan öfkeli sataşma ve hakaretlerse geçici olmalıydı. Medeniyetler, geçmiş dönemlerde az kayıp vermemişti. İç içe girmiş, sınırları bile sembolik olmaya doğru giden bir küresel dünyada medeniyetler namına milletlerin çatışması bütün zamanların en kanlı boğuşmalarını davet ederdi... Öyleyse kaostan kurtulmak, felaket çığırtkanlığının önüne geçmek gerekti. Bunu da yapsa yapsa Türkiye yapardı. Türkiye, bir kere doğuyla batının buluşma noktasındaydı. Engin bir din, tarih ve kültür birikimi vardı. Kan ve gözyaşanın hemen her devirde, hemen her çeşidini çok acı biçimde çekmişti. Onun için Türk Dışişleri, İsmail Cem'in ekip liderliğinde, 2001 Ekiminden bu yana, doğuda ve batıda, katıldığımız her beynelmilel toplantı zemininde medeniyetlerin unsurlarını bir araya getirerek diyalog masalarında buluşturmak lazım geldiğini muhataplarımıza anlattık. Bu süreç Katar'dan Belçika'ya, Ankara'dan New York'a dek sürdü. Ve ikna çabaları semeresini verdi. Israrlı koşturma, ülkemizi büyük bir yansımaya sahne yaptı... 13'ü Avrupa'dan olmak üzere 44 Dışişleri bakanı İstanbul'da, yanısıra onlarca üst düzey bürokrat. Afganistan, Irak, Güney Kıbrıs bile burada. Yalnızca onlar değil, dünyanın sayılı entellektüelleri de misafirimiz. Medeniyetlerin İstanbul uyumu, İstanbul buluşması dün akşam Çırağan'daki 'hoşgeldiniz' yemeğiyle başladı. Salı ve çarşama günleri İstanbul yine unutulmaz zamanlara sahne olacak. Toplantılarda ortak meseleler, medya siyaset ilişkileri ve öteki kavramının kimlik ve varlık yokluk problemi tartışılacak. Şa kadarını söyleyelim... Bizim, 'Medeniyetlerin İstanbul Ahengi' dediğimiz uluslararası bu toplantı, bütün cumhuriyet tarihindeki en ihtişamlı organizasyonlardan biridir. Şu iki güne, siyasetten kültüre, turizmden ticarete çok şey sığdırmalıyız. Önemli bir tarih. Büyük bir fırsat. Medeniyetler kendisi olmaktan çıksınlar denmiyor. Beklenen barış içinde yaşama arzusu. Onun için bu buluşma lazımdı.. Dünya barışına İstanbul'dan pencereler açılıyor.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.