AB yolunda yalpalayarak yol almak

A -
A +

Dün, Avrupa günüydü. Türkiye'de de kutlamalar yapıldı. Bu münasebetle Cumhurbaşkanı Sezer, Başbakan Yardımcısı Yılmaz, Dışişleri Bakanı Cem konuştular, Başbakan Ecevit, yazılı açıklama yaptı. Hatta TÜSİAD biraz da sert çıktı. İsmail Cem netti, Yılmaz haklıydı. Halk, Cumhurbaşkanının dediğini anlamakta yer yer zorlandı. Yine de hepsinin dediği altına imza atılacak cinsten. Hepsi aynı doğruları dile getiriyorlar. Hepsi şu ana fikirdeler. Biz, bugün değil, asırlardır Avrupalıyız. Şimdi de ait olduğumuz kıtada bir yeniden yapılanma olurken ona dahil olmamız lazım. Olmadığımız takdirde çocuklarımızın bile geleceğini tehlikeye atarız. Onun için tam üyelik müzakerelerinin bir an evvel başlanmasını temin etmeliyiz. AB'ye giriş konusunda herkes tavrını netleştirmeli. Biz, kanun değişikliğinde üzerimize düşeni yaptık... Hemen herkes, AB'ye evet diyor. Partiler, sivil toplum kuruluşları, sanayiciler, asker, herkes. Gelin görün ki mesele iki noktada problem haline gelmekte. Üye olabilmek, tam üyelik müzakerelerinin başlamasına, tam üyelik müzakerelerinin başlaması da Kopenhag Kriterleri denen batılı standartlara uyulmasına bağlı. Türkiye, bu konuda ayak sürçmekte. Bir taraftan mevzuatındaki bazı değişikliklerle kriterlere yaklaşırken diğer taraftan bazı meseleleri zamana terk ediyor. Avrupa Birliği devletleri bunu atlamıyorlar. Atlamaları da mümkün değil. Kriterlerin başlıcaları. İdam, ana dilde yayın, insan hakları, eğitim-öğretim hürriyeti vs. Bir de Kıbrıs çıkmazı var. Sayılanlarda şu gün için aşılması en zor olan Kıbrıs'tır. Diğerlerinde yarım ağızla da olsa ismi konmamış bir mutabakat meydana geldi. Uygulanmayan bir idam maddesi, sadece yüktür. Öyleyse onun yerine ağırlaştırılmış müebbet koyup tartışmayı bitirmeli. Ana dilde yayın da ürkütücü olmaktan çıkmıştır. Ana dilde eğitim pürüzlüdür. Buna rağmen çözüm zor değil. Özel eğitim imkânı verilebilir. Resmi dilse daima ve hep Türkçedir. Dil Türkçedir, ülke bir bütündür. Bunlar, hiç bir pazarlığa mevzu edilemez. Kıbrıs için bir ara gündeme gelen BKD/Birleşik Kıbrıs Devletleri, en münasip formüldü. Neden birden unutuldu anlamak zor. Şimdi şöyle bir bakalım. Şu üzerinde durduğumuz hususlarda yeni olan ne var? Defalarca konuşuldu ve fikirler de berraklaştı. İstendikten sonra bir kaç hamle sonucu müzakere takvimi alınabilir. Alınmadığına göre samimiyet noktasında kuşkular doğmakta. Onun için Avrupalı da acabalar bocalamasında. Hakikaten AB'ye girilecek mi, girilmeyecek mi? Aslına bakarsanız varılan mesafeden sonra böyle bir soru abestir. İsmail Cem'in dün dediği gibi. AB'ye üye, Avrasya'ya lider. Türkiye'nin vizyonu budur, bu olmalı. Kenardan bakınca yalpalama görülüyor. Bu yalpalama halinden çıkmak lazım. Ankara, resmen yalpalıyor. Yalpalama ve zikzaklar büyük kayıplara sebep olmakta.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.