Aile Hukuku Mahkemeleri

A -
A +

TBMM Başkanlığına fevkalade önemli bir tasarı sunuldu. Müstakbel kanunun maksadı aileyi korumuk. Aile, bugün olduğu kadar hiç bir zaman himayeye muhtaç olmadı. O bakımdan mutlak olarak korunmaya muhtaç. Tasarıda, çocuğa ve eşlere dair hükümler var. Koruma fikrinden hareketle Aile Hukuku Mahkemeleri kuruluyor. Aileden doğan problemler cemiyet yapımız için kaygı verici tehlikeler taşımaya başladı. Bizim mazimizde boşanma neredeyse yoktur. Bir hak olmakla birlikte o hakkın kullanılması ayıptı. Sosyal değişimlerle birlikte bu vak'a günlük hayatta hızla yükselmeye başladı. Çocuğun dövülmesi veya evden kaçması, anne-babanın evlatlarına kötü davranması kınanan olaylardı.. Eşe kötülük de esas itibariyle bizden uzak davranışlardı. Hepsi hayatımızda yer etti. Hatta boşanma sanki âdet haline gelmeye başladı. Türkçemizden sonra aileyi de kaybedersek; AB'ye ister girelim isterse girmeyelim millet hayatımız kesinkes tehlikeye düşer. O bakımdan Aile Hukuku Mahkemeleri çok mühim. Bir iki noktada bazı tavsiye ve itirazlarımız olacak. Neden sadece illerle 100 bin nüfuslu ilçelerde? Bu 100 bin şartını 10 binle değiştirmek lazım. İhtiyaç her yerde var. Hakimlerde ihtisas şartının aranması yerinde olmuş. Aile hukuku alanında lisans sahibi, 30 yaşını aşmış ve çocuklu hakimler. Bunlar herhalde şarttan ziyade tercih meselesi. 30 yaşa denecek bir şey yok. ama çocuklu olmak şart değil. İnsanın çocuk sahibi olup olmaması elinde değil. Aranılacak vasıf, insani taraflar. Lisansüstü de şart olamaz. O takdirde hakim bulma sıkıntısı çekilir. Diğer taraftan bu aile hukuku mahkemelerinin psikolog, pedagog ve sosyal uzmanlarla çalışması da isabetli olmuş. Hatta bunlar hakimle birlikte kürsüye de çıkabilir, fakat oy hakkı olmadan hakime danışmanlık yaparlar. Veya ön yargılama denebilecek ve daha ziyade tarafları dava açmadan ikna etme, ıslah etme... gibi çalışmalarla kazanmaya dönük faaliyet göstermeleri de mümkün olabilir. Bu da yerinde ancak noksanı var. Ne psikolog, ne pedagog bir ilahiyatçının yerini tutamaz. Din adamından bu kadar ürkmek neticede önümüze büyük faturular getiriyor. Bu boşanmalar, bu intiharlar vs. manevi eksikliktendir. Türk milleti ilk defa bir krizle karşılaşmıyor. Savaşlarda o cepheden diğerine koşarken 10 yılı arkada bırakan askerlerin ne kendileri ne eşleri veya nişanlıları canlarına kıydılar. Onlarda kavi bir iman vardı. Bugünün en fakiri bile o kahramanlardan daha zengin. Sosyal yaralarda manevi tabibe de ihtiyaç var. Bu meseleyi partiler üstü tutmalı. Bütün TBMM sahip çıkmalı. İşin içine ideolojik uç kavramları sokmadan sosyal hayatı iyileştirmeye dönük tedbirler olarak görüp ona göre kafa yormalı... Ve asla geç kalmamalı. Ve şu asla ve asla unutulmamalı... Mahkeme neticedir. Bir de sebep var. Yıkıntının sebebi ne, çaresi ne, nasıl durdurulur?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.