DARBELER CEZASIZ KALMAMALI!

A -
A +
Devamlı takipçilerimiz hatırlayacaklardır; hem bu sütunda ve hem de ekranlarda Sultan Abdülaziz’e yapılan darbeden başlayarak 15 Temmuz’a kadarki bütün darbe, darbe teşebbüsü ve faili meçhul cinayetlerin mahkemeye taşınarak yargılanmalarını defalarca teklif ettik.
30 Mayıs 1876’dan 15 Temmuz 2016’ya kadarki dönemi kastediyoruz. Rejimin değişmesiyle eşkıyalıklar bitmemiştir. 27 Mayıs 1960’tan 27 Nisan 2007 E-muhtırasına kadar darbe merkezleri şunlardır:
Üniversite, yargı, sermaye, basın, cunta. Bu Osmanlıda da böyleydi.
O zaman da ilmiye, adliye, seyfiye vardı. Seyfiye, eli kılıçlı olan tabaka yani askerdir.
27 Mayıs’tan 2007’ye kadarki yarım asırlık dönem hükûmet hatta devlet hayatı yüzde yüze yakın nispette 5’li çetenin yani sermaye, üniversite, yargı ve cuntanın vesayetindedir. Osmanlı dönemi darbelerinde sermaye, eşkıyalıklarda yoktur. Zaten bugünkü anlamda şahıs veya şirket sermayesi yoktur. Matbuat da günümüzdeki gibi tesirli değildi. 1960’tan sonraysa önce basın, sonra üniversite, yargı ve bunların kışkırttığı asker vardır. Sermayenin darbelerde ağırlık kazanması 1990’lardan sonradır.
28 Şubat kansız bir darbe olmuşsa da çok insanın hayatını karartmıştır.
28 Şubat davasında yalnızca cunta mensuplarının yargılanması eksik olur. Askerin arkasında sermaye, adliye ve medya vardı. Hepsinin arkasında da bir buçuk asırdan bu yana Siyonistler, İngilizler ve CIA vardır. 28 Şubat’la İsrail sarmaş dolaştı.
Şimdi denebilir ki, eski davalar zaman aşımına uğradığı hâlde bir hukukçu olmanıza rağmen nasıl olur da onların yargılanmalarını istersin?
Evet; 15 Temmuz, E-muhtıra ve 28 Şubat hariç diğerleri müruru zamana/zamanaşımına uğramıştır. Ancak iade-i itibarı hak edenlere, TBMM’de itibarları iade edilmeli ve fakat yargılanması gerekenler de TBMM’de kurulacak bir komisyon tarafından hesaba çekilmeli ve hüküm Meclis’ten geçmelidir.
Sadece 10-15 seneyi değil bir buçuk asrı temizlemeliyiz.
Anayasa, “herkes kanun önünde eşittir” diyor. Öyle ise adaletin gücü herkese yetmelidir.
28 Şubat’ın zalim savcıları, vicdansız ve dalkavuk medya mensupları, kendini ülkenin sahibi sayan patronları yargılanmalıdır.
Davaları zaman aşımına uğramamış olanlar mahkemede, zaman aşımına uğramış olanlar da TBMM’nin şahsında, tarih önünde ve milletin huzurunda hesap vermeliler.
Kemiği bile toprak olmuş ölülerin hesap verdiği memleketlerde diriler darbeye, cuntaya, vesayete cesaret edemezler.
Adaletle hükmedemeyen kuvvet siyaseten de hükmedemez.
Bu ikisi birden olana “kudret” sahibi denir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.