ONMAZ YARALAR...

A -
A +
“Onmaz yara” yerine iyileşmez, iflah olmaz anlamında “derin yara”, “yara derin” de denebilir ki hepsi de aynı çıkmaza işaret eder.
Donald Trump, imzaladığı kararnameyle İsrail’in 5 Haziran 1967’den beri sürdürdüğü Golan Tepeleri işgalini tanımış oldu.
Trump’a göre işgal, böylece meşruiyet kazanmıştır. Oysa BM, AB’den başka Rusya ve bazı dünya ve İslam ülkeleri de yapılanın, uluslararası hukuka aykırı gayrimeşru bir tasarruf olduğunu dile getirmekteler...
Tespiti doğru yapmak gerekir. Bu tasarrufla işgal, meşruiyet kazanmamış; gasba dönüşmüştür. Vak’a, güce dayalı bir gasptır. ABD, böylece, Rusya’dan geriye düştüğü Suriye’de bu ülke topraklarını kuzeyde PYD/YPG güneyde de İsrail eliyle baskı altına almış bulunmaktadır.
Olayın Netanyahu ve Trump seçimlerine önemli bir destek olduğunda şüphe yoktur. Ama bir de şahıslar üstü tarafı var. Bu gaspla ABD ve İsrail için su-gaz-petrol havzası pekişmiştir. Böylece Golan, İsrail, doğu Akdeniz, Kıbrıs Rum Kesimi ve hatta belki Mısır arasında bir enerji havzası oluşturulmaktadır.
İsrail, artık emri vaki bir dayatmanın sağladığı imkânla Golan’da dilediği icraatı yapacaktır. O, bunları yaparken Trump Washington’ı şemsiye olmaktan geri kalmaz. Bu yüzdendir ki yaşananlara yalnızca seçim desteği olarak bakmak yanıltıcı olur.
Ne var ki hangi taraftan bakılırsa bakılsın gerçek değişmemektedir. Neticede Golan gitmiştir; Golan Tepeleri gitmiştir. Bu giden aziz toprakları hukuk yoluyla veya bilek gücüyle istirdat etme talihi ufukta gözükmüyor. Kınamalar olacak, ateşli beyanatlar verilecek, okkalı diplomatik bildiriler okunacak ama zamanla her şey unutulacak, olana alışılacak ve yadırganan bir şey kalmayacak.
Bugüne dek hep böyle oldu.
Gidişat o ki hep de böyle olacak.
Bizim en fazla çeyrek asır evveline kadar Yunanistan’a kaptırılmış bir On iki Ada meselemiz vardı; ne oldu? Batı Trakya davamız vardı, dosyası hangi mahzende unutuldu?
Kerkük’ün çektikleri ne ile izah edilir?
Kıbrıs’ın ancak üçte birinde tanınmaz şekilde varız. Fatih’in hatırası Kırım, çaresizdir. Kanayan yaralarımız, bu üç-beşten ibaret değil. Yerkürede gayrimeşruluklar yapılmakta, gasplar olmakta; ilk anlarda kopan bir fırtınadan sonra zamanla her şeye alışılmakta.
Sadece On iki Ada’nın, Kıbrıs’ın, Batı Trakya’nın, Kerkük’ün şu veya bu şekilde elden çıkmasına değil, İslam âlemi olarak Afrikalı Müslümanların sömürülmesine, Yemen’e, Filistin’e, Golan’a, Suriye’ye, Irak’a, Afganistan’a, Keşmir’e, Arakan’a, Doğu Türkistan’a alışıldı.
İslam âleminin bir yanı azap içindeyken bir tarafı petrolden gelen servet seliyle gamsız ve kedersizdir. Daha fenası yeni nesiller, bu dertlerimizden habersizdir. Durum bu olunca daha çok sömürüler, kayıplar ve mecbur kalınmış alışkanlıklar yaşanır.
Neme lazımcı yetişkinler ve derdi olmayan gençlerle yaralar iyileştirilemez. Yaralar iyileşmedikçe de saklı gözyaşları dinmez
Onmaz yaraların olduğu bir dünya, huzura uzaktır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.