BÜYÜK VE KUDRETLİ TÜRKİYE

A -
A +

Ortada Rusya-Ukrayna değil, Rusya-ABD ihtilafı bulunmaktadır…

1990’da ‘soğuk savaş dönemi’nin bitmesiyle Rusya süper ligden düştü, ABD, dünyanın tek patronu kaldı. Böyle bir netice gelişmeseydi Amerika, Irak Afganistan ve Suriye’ye giremezdi. Rusya, süper güç vasfını kaybettikten sonra hayli bocalamıştı…

O’nu yeniden süper güç çapına erdiren iki sebep vardır. Birincisi Beyaz Saray krallarının Amerikan ordusunun girdiği her yerde arka arkaya işlediği büyük hatalar ve ikincisi de Rusya Federasyonu’nun Vladimir Putin diye bir lider çıkarması.

Tek patronluğun avantajını kaptırmak istemeyen Washington, hadisenin farkındadır. Rusya’nın niyetini okumakta, toparlandığını da görmektedir. Bundan dolayıdır ki Amerikan yönetimi, Rusya’nın yolunu kesmek istiyor. Ancak işi çok da kolay değil. Tek büyük güç kalmasına rağmen son 4 Başkanda da cihangir hükümdar çapını bulamamıştır.

Rusya, Kırım’ı işgal etmiş, Belarus dayanışmasıyla Kuzey’den Avrupa’ya sarkmış, Ukrayna’yı bölmüş Dombass’da iki uydu "devletçik" kurdurmuştur. Amerika ise Karadeniz’e yalnızca Romanya ve Bulgaristan’la sokulmamış, Dedeağaç’la da Meriç ve elbette Boğazlara da rampa kurmuştur. Bunları yaparken maskesini kullanmaktadır. Beyaz Saray, konuya dair konuştuğunda Amerikan askerinden değil NATO’dan söz ediyor. Bu noktada Moskova mukabil güçten yani Varşova Paktı’ndan mahrum kalmıştır. Bu cihetle de NATO’nun varlığı sorgulama konusudur.

Moskova, dünyaya seslenirken "Amerika, NATO vasıtasıyla beni muhasara altına alıyor!" demekte. Bu "muhasara" kuşatma, çevreleme itirazı, haksız değildir. Yukarıda ifade ettiğimiz gibi ortada Rusya-Ukrayna değil; Rusya-ABD ihtilafı vardır. Biri, tekrar süper güç olmak, diğeri ona mâni olmak istiyor. Bu bir yeryüzü toprak, nüfuz imkân, servet ve itibarlarını paylaşma mücadelesidir. Eğer adı geçen iki devlet olmasa başka devletler olacak ve yine yaşanacaktı. Ulu Cihangîr Hükümdar Yavuz Sultan Selîm Hân’ın "Dünya, iki padişaha yetmeyecek kadar küçüktür!" sözü meşhurdur. Bu maddî tespitin yanında bir de ruhî, dergâh ölçekli cümle vardır ki o da şöyledir: "40 derviş, bir posta sığar fakat dünya iki sultana dar gelir!"

Savaşlar, başladıktan sonra neden çıktığı çok da mühim değildir. Zira harpler, çam ormanları yangını gibidir; yıkıp geçer. Dünya, iki yıldır korona salgınıyla cebelleşirken, 5 milyon dolayında kayıp vermişken bir de NATO, ABD, Ukrayna, Rusya çatışmasına sahne olmayı kaldıramaz. Böyle bir harbin galibi, taraflardan ziyâde felaket olur. En büyük ziyanı Ukrayna görür ama Rusya ve Amerika da kan kaybeder. Türkiye, bu defa bir de kuzeyden göç dalgaları alır. I. Dünya Harbinde Beyaz Rusların İstanbul’u doldurması gibi yeni insan selleri gelir. Rusya ve Ukrayna ile olan ticarî ve iktisadî anlaşmalarımız zora girer.

Daha derinlere gidersek şunu diyebiliriz:

Yenisi ve eskisiyle devrin süper güçleri, Osmanlı gibi Cihan Devleti değillerdir. Cihan Devleti, olmanın olmazsa olmaz şartı âdil olmaktır. Bunlar, işgal etmez, geldiği topraklara adalet götürür. Bugünse sokak kabadayılığı, devlet idare anlayışına taşınmıştır. Şurada sözü geçen ve geçmeyen devletlerin; İngiltere, ABD, Rusya, Çin, İtalya, Almanya, Hollanda, Portekiz’in her biri işgalden sabıkalıdır. Rusya, Türkistan’ı, Baltık Ülkelerini, Balkanları, Kafkasları, Kırım’ı, Azerbaycan’ı, Kafkasları, Macaristan ve Çekoslovakya ve Afganistan’ı, Çin, Şarkî Türkistan’ı, ABD, mağdur Kızılderililer, mazlum Karaderililer bir yana Vietnam, Irak, Afganistan, Suriye’nin bir kısmı ve daha başka yerleri işgal etmiştir.

Hani iki haksız adına konuşturulan bir kinayeli cümle vardır; "Tencere dibin kara, seninki benden kara!" Bugün dünyadaki huzursuzluğun, işgallerin yoksulluğun, açlığın arkasında yukarıda saydığımız bütün vebal almış devlet ve milletler bulunuyor. Osmanlı Devleti, yerkürede dengeyi ve adaleti koruyordu. Onun çekilmesiyle dünya, azap yurduna döndü. Osmanlı Cihanında hakkı olan haklıydı, süper güç dünyasındaysa güçlü olan haklı. Kesin olarak inanmalı ki bu adaletsizliğin ortadan kalkması, Büyük ve Kudretli Türkiye’nin insanlığın ufkuna yeniden doğmasıyla mümkün olacaktır:

İşimiz çok.

Yılmak yok…

Yorulmak yok…

Vazgeçmek yok!

Aşk o ki İlâyı Kelimetullahı hükümran kılmaktır.

Evlâdlarını bu gâye ile bu aşkla yetiştirmeyenler vazifesini yapmamış olurlar.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.