PUTİN YANLIŞ YOLDA!

A -
A +

Kendi hâlinde sakin bir ülke olan Ukrayna’ya havadan ve karadan saldırarak çocuk yuvalarına varıncaya kadar önüne gelen her şeyi yakıp-yıkan Rusya, neyin peşinde?

Vladimir Putin’in konuşmasına bakılırsa bir kıta büyüklüğündeki topraklarla tatmin olmuyorlar. Ortada tehlikeli bir ham hayal var. Ham hayal ardınca koşarak kabına sığmamanın Hitler’i ne hâllere sürüklediği, 60 milyondan fazla insanı hayatından ettiği, dünyaya ve insanlığa nasıl zararlar verdiği gerçekleri ortada iken şu saldırganlık neyin nesidir?

Ancak şu husus net değil:

Putin, SSCB’yi mi, Çarlık Rusya’sını mı yeniden ayağa kaldırmak istiyor?

Çar mı, Kızıl Diktatör mü olmak istemekte?

Böylesi hülyalar hem kendisine, hem Rusya’ya, hem bölgemize ve hem de dünyaya büyük, çok büyük zararlar verir. Muhteris ve hayalperest bir gidişat sergileyen Putin, 2008 Gürcistan saldırısı, 2014 Kırım işgal ve ilhakından sonraki son büyük ve tehlikeli haksızlığı 24 Şubat 2022’de Ukrayna’ya yaptı. Burada hedefine varırsa emperyalist vurup-kırma ve yayılmaların devamı gelir. Hitler’in de başını yiyen bu ham ve çılgın hayal işlediğinde yalnızca Romanya, Bulgaristan, Balkanlar gibi eski Sovyet peykleri değil, Karadeniz ve Azerbaycan başta olmak üzere Kafkaslar da tehdit altında demektir.

Stalin dönemindeki gibi Türkiye de kedini rahat hissetmeyecektir.

Züccaciye dükkânındaki fil, asırlardan sonra ancak yakalanabilmiş Türk-Rus dostluğunu da yıkmasından endişe ederiz. Hâlbuki Sn. Putin’i muhakemeli, muvazeneli ve mes’uliyet sahibi bir devlet adamı mevkiînde görüyorduk. Bu son işgal yüzünden hakkındaki bütün olumlu düşüncelerin hesaba çekilme mecburiyeti hâsıl olmuştur. Ukrayna işgali, kuğunun son ötüşü değil, çekirgenin üçüncü sıçrayışıdır.

Komşumuz ve müttefikimiz Ukrayna, bugün felâket çapında çok büyük bir haksızlık yaşıyor.

Ne var ki zulüm payidar olmaz.

Orada toprak mazlumların gözyaşlarıyla ıslanmakta. Putin, üçüncü sıçrayışında bir defa daha mazlumların ahını almaktadır. Oysa hiç mi işitmedi ki cihanşümul çapta bir hakikat bizde “alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste!” diye billurdan bir deyim olmuştur.

Putin ve bütün istilacı Rus idareci ve komutanları, Çarlık veya Yoldaşlık rüyası görenler, kat’iyyen kibirlenmesinler! Bugün arkeolojik kazı yaparak ulaşmaya çalıştıkları SSCB’nin Kızılordu güçleri, dünyayı titrettiği en korkutucu çağında fakir fakat namuslu ve vatansever Afganistan’a girdiğinde bizler, “acaba 1 hafta dayanabilir mi?” diye tahminler peşindeydik. Mücahidler, 1979’dan itibaren direndi, destanlar yazdı, Müslümanlar dua etti, Kızılordu, mağlup oldu, Sovyetler Birliği çöktü. Gecenin en zifirî ânı, şafağın sökmesine en yakın zamandır. Şimdi Kırım gibi Ukrayna da dua almaktadır.

Ey Putin! Eğer duanın gücüne inanmazsan vay hâline!

Sn. Putin de Rusya Federasyonu da Afganistan dersini sakın ola ki unutmasınlar.

Şu da aklımıza gelmiyor değil:

-Acaba, diyoruz, Ukrayna’yı Rusya’dan sonra da Batı’nın Koalisyon Kuvvetleri işgal eder mi? Hatırlanacağı gibi Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği, Afganistan’da mağlup ve perişan olarak çekilip gidince bu defa Koalisyon Güçleri buraya girerek o kahraman mücahidleri 40 parçaya bölüp Afganistan’ı bitirdiler. O topraklar, bugün hâlâ çekmekte. Hâlâ ötekileşmiş durumdalar.

Bu ayrı bir gerçek.

Diğer gerecekse şudur:

Saldırgan ve işgalci Putin Rusya’sına ekonomik müeyyideler uygulayacaklarını haber veren Batılı başkentler, aynı Putin 2014’te Kırım’ı işgal ve ilhak ettiğinde böyle bir müeyyideyi tavizsiz şekilde tatbik etselerdi şu ân açıkladıkları yaptırımlar caydırıcı olurdu. Vaktiyle bu yapılmadığı için Putin, Ukrayna için yükselen kınama ve yaptırım seslerini kuru gürültü olarak karşılıyor olabilir.

Şu tespiti de yapmalıyız:

24 Şubat Ukrayna işgali karşısındaki çaresizlik BM, AB, AİHM ve NATO gibi Batılı müessesleri kökten sorgulama zaruretini doğuracaktır. Keza Türkiye hapishanelerinde tutuklu olan bazı casusluk ve bölücülük sanıkları için ikide bir Ankara’ya parmak sallayan İnsan Hakları Mahkemesi, Avrupa Parlamentosu yahut Avrupa Konseyi’ne göre 42 milyonluk Ukrayna halkı acaba iki terör suçlusu kadar etmiyor mu? Niçin susmaktalar?

Son sözümüz bizdeki bir kısım muhalefetedir:

Mehmetçik, Suriye ve Irak’ta meşru müdafaa yolunda bölücü hainleri kovalarken Tayyip Erdoğan’ı “Neo Osmanlıcılık”la suçlayanlar, neden “Neo Çarlık” veya “Neo Sovyet” sevdalısı Putin’i işgal ve ilhaklardan dolayı yermezler?

Son soru:

Türkiye’deki muhalefetin Kırım diye bir mes’elesi var mıdır?

Kırım’ın Kıbrıs’tan farksız olduğunu biliyorlar mı?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.