NAPOLYON ROMANTİZMİ

A -
A +

"Lejyoner", Roma askeri; "Gurkalar" da bir kısım Nepalliler demek iken anlam kayması yaşadıklarından "kiralık asker" karşılığı kullanılmaktadır.

Bu kelimeler, "vekâlet savaşı"nı ifade etmez. Vekâlet savaşlarında güçlü devletler, kendi askerlerine kıyamadıkları için onların yerine derme-çatma silahlı unsurları kullanırlar. Mesela Suriye’nin kuzeyinde tutulan malum terör örgütü uzantısı YPG, mahallî stratejik ortak addedilerek TSK’nın üzerine saldırtılmaktadır.

Bir başka taraf adına vekâleten savaşanlara, bir menfaat veya toprak gibi bir vaat verilir ve bu unsurlar hedef gösterilen ordu ve memleketle çatıştırılır…

Lejyoner ve Gurka, devşirme mukabili de değildir.

Devşirme, önceki bazı Türk kavimlerinde uygulandığı gibi son olarak Osmanlı ordu nizamı içinde uzun asırlar boyunca var olmuştur. Gayrimüslim milletlerden intikal eden erkek çocuklar, Yeniçeri ocaklarında İslam dîni ve Türk örfü esasıyla yetiştirilerek gaza ve fetihlerin muharipleri olmuşlardır.

Son çeyrek asırda askerî kelimeler arasına bir de "cihatçı" diye bir kelime katılmak istendi. Bu tamamen ideolojik ve kasıtlı bir haçlı çarpıtmasıdır. Bizde de dağarcığı kifayetsiz, ufku loş olanlar, bu kelimeyi anlar-anlamaz kullanarak kirli oyuna figüranlık yapmaktalar. Cehd, cihâd, mücahid, Kur’ân ve Hadis menşeli İslâmî lafızlardır. Devlet iradesi ve fetvayla hukukun takdiri icazet verdiğinde cihad ilân edilir. Mükellefiyet doğar ve gereği yapılır. İslâm Ordularının ve Müslüman Türk Ordusunun çağlar boyunca kazandığı zaferleri besleyen ruh ve harekete geçiren enerji bu cihad ruhudur. Onu bizdeki gafillerden daha iyi kavramış haçlı dünyası, 22. Asrın başında ihdas edip vekâleten savaştırdığı DEAŞ’a amden yani kasten, bilerek ve isteyerek "cihatçı" demiş böylece o çapulcuların şahsında kelimenin muhkem mazisiyle ihtişam ve imajı yıkılmak istenmiştir.

Tabiî ki tutmadı, kukla oyununda perde indi...

Gurkalar, İngiliz emperyalizminin, Nepalli cesaretini sömürmesiyle ortaya çıkmıştı. Kelime, bayağı bir zaman yaşadı, sonra unutulup gitti. Takip eden yıllardaysa ara ara lejyoner sözü kulaklara çalındı. Kelime yabancı futbolcular için de kullanılır oldu. Şimdilerdeyse pek de beklenmeyen bir yerden sahaya girdi. Rusya’nın Ukrayna zulmü malûm. Başkan Putin, hiçbir öğüde ehemmiyet vermeyerek ordusuyla Ukrayna’yı işgal etti. SSCB’nin sonunu getiren Afganistan saldırısından ders alınmamıştı. Kaldı ki Kızılordu ile bugünkü Rus ordusu arasında çok fark vardır. Sovyet ordusu, Afgan mücahidler önünde âciz kalarak mağlup olunca Ukrayna’ya saldıran bugünkü Rus ordusu haydi haydi mahcubiyetler yaşayacaktı.

Bunun birkaç sebebi vardır:

İlki; vatanını müdafaa eden insan, istilacı düşmandan çok daha güçlüdür. Vatanperver, uyku, yorgunluk, açlık-tokluk gibi hâlleri unutur. Düşmansa ikmal görmeyince tökezler. Diğeri; Rus ordusu, Kızılordu’nun çoğu ömrünü tamamlamış silahlarıyla harbe girmiştir. Sovyet terekesinden aynı silahları alan Kiev de aynı silahlara sahiptir. Bir diğer sebep; bütün Batı, Ukrayna’nın yanındadır. Ukrayna’ya askerî müşavirlik, malzeme desteği verilmektedir.

En mühimi ise şudur:

Rus askeri, Ukrayna’yı işgalin haklı olduğuna inanmıyor!

Bundan dolayıdır ki Vladimir Putin’in cepheye lejyoner askerler süreceği haberleri çıkageldi.

Haber doğru mudur?

Asılsız olma ihtimali zayıf. Başkumandan Putin’in ordusundaki psikolojiyi okuduğu anlaşılıyor. Putin gibi Çarlık, Sovyet ve yeni zamanlar Rusya’sını bilen bir devlet adamı, nasıl olur da paralı askere, kiralık askere güvenir? Para uğruna savaşan, para uğruna başka milletlerin vatanına giren, insanları katleden, kadınları dul, çocukları babasız bırakan Moğol sürüleri, daha fazla para görünce saf değiştirir veya zoru görünce kaçarlar.

Gurka, lejyoner vs… Bunlar, sömürgeci dünyanın cilalı laflarıdır. Vicdan mahrumu, para muhterisi katliamcılara "asker" demek askerlik mesleğine hakaret olur.

Zafer ümidini lejyonere bağlayan bir devlet, harbi baştan kaybetmiş demektir.

Moskova, Kremlin göremiyor mu? Kibirli Rusya, mazlum Ukrayna önünde adım adım geriliyor. Rus ordusu gibi Rus halkı da işgal kararını haklı bulmuyor.

Sn. Putin, Antalya Barış Müzakeresini barışa açılan kapıyı çıkış için fırsat bilmelidir.

Sn. Erdoğan’ın ev sahipliğinde İstanbul veya Ankara’da Sn. Zelenskiy ile masaya oturup işgal öncesi hudutlarına rücû edebilir, etmelidir.

Yoksa:

Napolyon romantizmi, soğukkanlı Putin’e sıcak bir ziyan verecektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.