HER ÂN HER ŞEY OLABİLİR!..

A -
A +

Az yukarımızda yaşanan çatışma, evvela bir ihtilaftı. Rusya’nın Ukrayna’ya girmesiyle işgale döndü. Ardından kısa süre içinde savaş patlak verdi. Moskova’yı da dünyayı da yanıltan, Ukrayna’nın dayanma gücü oldu.

Düşünülen şuydu:
Rusya, Ukrayna’ya girecek, Ukrayna ordusu ve halk hemen teslim olacak, Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy, Avrupa başkentlerinden birine kaçacaktı… Hâdise, böyle cereyan etmedi. Kremlin de bu yönde tahminde bulunanlar da yanıldılar. Ne Ukrayna ordusu, ne Ukrayna milleti teslim oldu ve ne de Sn. Zelenskiy, kendisine yapılan sığınma kabulüne dair dâvete icabet etti. Devletinin başında mücadeleye devam ediyor. Bir aydır topyekûn Ukrayna yiğit bir millî müdafaa vermekte...

1979’da SSCB Kızıl Ordusunun Afganistan’a girip insafsızca yakıp yıkmasının bir benzerini bugün de Rusya Federasyonunun ordusu, Ukrayna’da icra etmektedir.

Netleşmesi gereken 3 soru vardır:

-Bu savaş niçin çıktı?

-Nasıl seyreder?

-Sonuçları ne olur?

Rusya-Ukrayna muharebesi, Ukrayna’nın NATO’ya girme isteğinden dolayı patlak verdi. Rusya Devlet Başkanı Sn. Putin, şunu dedi:

-Ukrayna’nın NATO’ya girmesi, rakiplerimizin bıçağı gırtlağımıza dayamasıdır!!!

Bu iddia haklı mıdır?

Haklıdır?

Lâkin; Ukrayna’nın NATO’ya girme gerekçesini dikkate almadan bir değerlendirme yapılırsa Rusya, haklı çıkar. Oysa meselenin gerçek yüzü var; bir devlet, bir başka devletin tehdidi, altındaysa, tehdit altındaki devletin tedbirler alması hakkıdır. Ukrayna, ağır bir işgal ve bölünme tehdidi yaşıyordu. Birincisi oldu, ikincisi olmasın diye canını dişine takmış dövüşüyor. Tehdidin kaynağı Putin Rusya’sıdır. Öyle ise Zelenskiy Ukrayna’sının kendini NATO şemsiyesi ve AB yapısı içine atması talebi yadırganamaz. Ukrayna’nın tezleri sağlamdır. Rusya, Azerbaycan, Çeçenistan ve Gürcistan işgallerinden sonra Kırım’a girmiş ve burayı ilhak ve işgal etmiştir. Rusya, 1991’den 2014’e kadar aralıklarla toprak ve nüfuz genişlemesi yapmıştır. Şimdi de Batı’ya yönelmiş bulunuyor.

Niçin?

Çünkü; Vladimir Putin, adı her ne olursa olsun ‘Büyük Rusya’yı yeniden kurma isteğindedir. Asırlardır Rus işgali altında olan toprakların SSCB’nin dağılmasıyla elden çıkmasını hazmedemiyor. Putin’e göre Sovyetlerin yıkılması talihsizlik olmuştur. Öyle görünüyor ki Putin Kremlin’i bu yeniden doğruluş projesini Karadeniz havzasında, Avrupa topraklarında ve Asya’da yapmak niyetini taşıyor. Ukrayna, projenin Avrupa’ya açılan kilit noktasıdır. Kırım işgali, bunun bir parçasıdır. Donbass bölgesinde Donetsk ve Luhansk ismiyle sözde iki devlet kurdurması da fikrin bir parçasıdır. Putin, mevcut Ukrayna idaresini idealinin önündeki taş olarak görüyor. Zelenskiy’ye telkinlerle yaptıramadığını bu defa silahla, savaşla, ateşle yaptırmak istiyor?

-Putin Rusya’sı, Zelenskiy yönetiminden ne istiyor?

-Kırım’ın Rusya’nın mülkü olduğunu tanı.

-Donbass’ta kurulan her iki halk cumhuriyetini tanı.

-Topraklarında hiçbir devlete üs verme.

-Bütün silahlardan arın.

-Tarafsız devlet ol.

-NATO’ya girme…

Kırım, SSCB sonrası bölüşmede Ukrayna’da kaldı. Hâlbuki vaki andlaşmalara göre bir başkasının eline geçecekse Türkiye’ye dönmesi gerekiyordu. Bu sebeple Ankara: Rusya’yı -haklı olarak- Kırım’da işgalci sayıyoruz. Kiev, işgali kabul etse dahi biz, tutum değiştirmeyeceğiz…

-Kiev’in Donbass’ta kurdurulan o sözde devletleri tanıması, Ukrayna’nın bölünmesini kabul etmesi olacaktır. Putin, Ukrayna’yı önce bölmek sonra da federasyon hâline getirmek istiyor. Böyle bir talebin Kiev tarafından kabulü mümkün görünmüyor.

-Başka bir devlete üs vermeme belli kayıtlarla şarta bağlanabilir.

-Silahları sıfırlamak zor görünüyor.

-Tarafsızlık ve NATO’dan uzak durma da şekillendirilebilir.

Nitekim Zelenskiy dün şu açıklamayı yaptı:

-Rusya, işgale son verir ve barış müzakereleri müspet biterse NATO’ya girme talebinden vazgeçebiliriz. Ne var ki Putin’in o iki ısmarlama devletin tanınmasından vazgeçmesi hayli zordur. Rusya’nın Kırım’ı işgalini tanıma talebini çizmesi ise uzak ihtimaldir…

O zaman yazının başındaki suallere dönebiliriz:

-Harbin nasıl çıktığını konuşmuş olduk.

-Nasıl seyredeceği de tahlillerimizden anlaşılmış olmalı. Kısaca tekrarlamak gerekirse; Vladimir Putin, ‘Büyük Rusya’yı kafasına koymuştur. Ona gidecek yolları Asya, Karadeniz havzası Avrupa topraklarında sabırla işliyor. Hâl bu olunca Ukrayna’ya kabulü mümkün olmayan teklifler dayatmaktadır. Bunların Kiev ve vatansever Ukrayna halkı tarafından kabul edilmeyeceği bellidir.

-Bu sarahat da savaşın sonuna dair tahminleri ortaya çıkarmaktadır:

Rus ordusu üç gün önce hipersonik füze kullandı. Bir adım sonrası nükleer silahtır. İki akşam önce Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, "Rusya’nın varlığını tehlikede görmesi hâlinde" Putin’in nükleer silah kullanabileceğini açıkladı. Aynı sözcü bu dehşetli haberin ardından dün bir başka kararlı söz etti. NATO’nun Ukrayna’ya Barış Gücü gönderme kararı almasının "son derecede pervasız ve tehlikeli bir karar olur!" tehdidiyle yorumladı. Aslında böyle bir kararın BM’de alınması lazımdı. Ama Rusya’nın BMGK üyesi olması sebebiyle BM böyle bir karar alamaz. NATO, bu adımı atar mı? Zor!

-Harbin sonuçları ne olur?:

Müzakere, barış, aklıselim ve savaşın bitmesinden yana hiçbir konuda makul bir anlaşma olmayıp, nihâyetinde inat ve çılgınlıkla nükleer silah düğmelerine basılarak Üçüncü Dünya Harbinin kopmasına kadar her ân her şey olabilir!..

Bize gelince; mevcut duruşumuzu korumaya devam edelim. Sulhü temin için gayretimizi çoğaltalım. NATO’dan AB’den ümitli değiliz.

Diğer yandan; mademki her ân her şey olabilecektir. Öyle ise fert, aile, şirket, bakanlıklar ve devlet olarak israftan azami ölçüde sakınmalı, tutumlu davranmalı ve fevkalade bir hâl içinde olduğumuzu unutmamalıyız.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.