SEÇİM BARAJI

A -
A +

Hâlen yürürlükte olan mevzuata göre seçim barajı yüzde 10’dur…

Bu engeli, siyasî partilerin önüne aynı yıl kasım ayında yapılacak genel seçimler öncesi 10 Haziran 1983’te 2839 Sayılı Kanunla 12 Eylül rejimi getirdi… Darbeyi yapan konseyin fikri, "ABD’de olduğu gibi" Türkiye’de de iki parti olmasıydı…

ABD örneğini darbeciler adına Kenan Evren, telaffuz etmişti. Misal verilen ülkede sadece iki parti yok. Varlık gösterebilen iki parti var. Cunta bu görüşte olduğundan bütün mevcut partileri kapatmış ve 1983 Nisanında iki yeni parti kurdurmuştu:

Bunlardan biri "Halkçı Parti" adını aldı. Genel Başkanı, İsmet İnönü’nün kalemi mahsus müdürü Necdet Calp idi. Diğer parti ise "Milliyetçi Demokrasi Partisi"ydi. Bunun Genel Başkanıysa emekli asker Turgut Sunalp’ti…

Darbecilerin bir hesabı vardı ama, Allah’ın da hesabı vardı. Başbakan yardımcısı Turgut Özal, işinden istifa ederek o da bir parti kurdu. Şartlar, kurdurulmuş iki parti lehineydi. Özal’ın kurduğu ANAP için dudak bükülüyor, Meclis’teki grup sayısı olan 10 vekili bulmasına bile ihtimal verilmiyordu. Fakat Kenan Evren’in TRT’de yaptığı kibirli bir konuşma, her şeyi altüst etti ve ANAP rakiplerini silerek tek başına iktidar oldu. İktidar olması beklenen MDP’nin horozu, hiçbir şafağı uyandıramadı…

1980 Darbesinden sonra gelen yıllar içinde çok şey konuşuldu. 1982 Anayasa’sı ve Seçim Kanunu ise 40 yıl boyunca devamlı konuşuldu ve el’an da konuşulmaktadır. SK’da en ziyade dile getirilen yüzde 10 barajıydı. Çıta gerçekten çok yüksekti. Baraj, dünyada ise sıfır ile 5 arasındaydı. Bu sebeple 40 yıl boyunca siyasî konuşmalarda, TV programlarında bu mesele konuşuldu. Mevzu, değişik kalemler tarafından yıllar boyu defalarca yazıldı.

Bu arada Türkiye, 9 Temmuz 2018 tarihinde icra etme tarzını değiştirerek Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine geçti… Yeni sistemin ahenkle işlemesi için Anayasa, Seçim Kanunu ve Siyasî Partiler Kanunu’nun da yenilenmesi gerekiyordu:

Bunlardan Siyasî Partiler Kanunu’yla alâkalı bir teklif, henüz gündeme gelmedi. Yeni ve sivil bir Anayasa içinse MHP ve AK Parti ayrı ayrı hazırlıklarını yaptılar. Müşterek metni TBMM’ne arz için herhalde müsait zaman ve zemini kollamaktalar.

Seçim Kanunu için ise adım atıldı:

AK Parti ve MHP ortak bir mesâi ile hazırladıkları teklifi TBMM Başkanlığı’na sundular. Anayasa Komisyonu, kendisine sevk edilen teklifi görüştü. Encümen, bâzı küçük maddî değişiklikler yaptı. Teklif şimdi TBMM’de. Burada çok hararetli konuşmalar olacağı bellidir. Fakat muhalif ve muvafık her parti temsilcisinin sertleşme yerine izah ve iknaya dönük fikir üretmesi hayrlı olacaktır.

AK Parti ve MHP’nin hazırladığı Seçim Kanunu’nda en fazla önem arz eden seçim barajının bu kanun mer’iyete girdikten sonra yüzde 7’ye düşecek olmasıdır. Diğer dikkati çekenler; ittifak üyesi partilerin aldıkları toplam oy yüzdesinin 7’yi aşması hâlinde ittifaktaki bütün partilerin barajı geçtikleri kaydı, sırf Meclis’te grup kurmuş olmanın seçime girmeye yetmeyeceği, kongrelerini üst üste iki defa ihmal eden partinin seçime katılamayacağı, seçime iştirak edecek partinin 41 ilde teşkilat kurmasının şart olduğu… gibi esaslarla sandık müşahidliği, hâkim görevlendirme, muhtarlık mazbatası gibi hususlar vardır.

Mümkündür ki TBMM hey’et-i umumiyesi de huzura gelen teklifte bazı değişiklik, ilave veya çıkarmalar yapabilir. Lakin ana omurga belli olmuştur. Türkiye’de SK gereği seçim barajı artık yüzde 7 olmaktadır. Az bir süre sonra Resmî Gazete’de neşredilerek yürürlüğe girer. Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde CB adayı, ilk turda 50 artı 1 seçilme şartıyla seçilebildiği için esasında bu yüzde 7 barajının da sıfırlandığı ifade ediliyor. Öyledir veya değildir. Vazedilecek maddede baraj, yüzde 7 olmaktadır…

Kaç iktidar olmuş veya çok yüksek sayıda rey almış parti, mevzubahis yüzde 10’lu Seçim Kanunu yüzünden siyasî hayata vedâ etti. Seçmenin oyu çöpe dönüştü. Siyasî hayatımız, 40 yıl sonra, bir ayıptan kurtulmaktadır.

Sırada Siyasî Partiler Kanunu ve Anayasa var.

Anayasa, ana-yasa demekten ibaret değildir.

Bu kanunun adı 1876-1960 Aralığında Kanun-ı Esâsi ve Teşkilât-ı Esâsiye Kanunu’dur.

"Esas teşkilat kanunu"; diğer devletler de kendi dillerinde bu kelimeyi kullanıyorlar…

Çarkın muntazam işlemesi için Devlet Teşkilatı’nın en olgun şekilde tanzim ve tertip edilmesi şarttır. Şunu bir kere daha ifade edelim ki iyi anayasa, maddesi çok olan anayasa değildir. Hukuk fikrinin mermerden sütunlar hâlinde yükseldiği az maddeli fakat asırları kucaklayacak şekilde bir abide.

Anayasamız böyle olmalı…

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.