TÜRK BARIŞI

A -
A +

Tarihin iki büyük devleti; Roma İmparatorluğu ve Devlet-i Âli Osman… İlki, milattan evvel 27’de kuruldu. 1453 yılında Murad Han oğlu Mehmed Han’ın, Bizans’a yani Şarkî, Doğu Roma’ya son verip "Fatih" unvanına kavuşmasıyla sona erdi. Sultan Mehmed Han, kazandığı zaferle yalnızca "Fatih" olmadı. Roma Kayzeri de oldu. Osmanlı Sultanları, yıkılan devletin mirasçısı olmak hasebiyle bu tarihten itibaren aynı zamanda Roma İmparatorudur. Yavuz Sultan Selim Han’la birlikte unvanlar, çoğalmıştır. Padişahlar, şimdi, Türklerin Hakanı, Müslümanların Halifesi, Roma’nın Hükümdarıdır.

"Adalet mülkün temelidir" sözü, kıyamete kadar gelecek bütün zamanların en âdil Hükümdarı Hazret-i Ömer’e aittir. Bu muhteşem vecizenin üstünde yükseldiği "mülk" kelimesidir. Buradaki mülk, ev-arsa değil, devlettir. En sade izahı, "adalet yoksa devlet yıkılır" demektir.

Avrupa’nın hemen tamamıyla, Batı Asya ve Kuzey Afrika şeklinde çok geniş bir coğrafyaya yayılmış olan Roma’nın 15 asır yaşayabilmesinin esas sebeplerinden biri "Pax Romana"yı kurup işletmesinden ileri gelmektedir. Latince "Roma Barışı" demek olan bu mefhum ve icraatın bânisi Roma kayseri Augustus Caesar’dır.

Asr-ı Saadet, elbette her şeyin üstündedir. Sevgili Peygamberimiz-aleyhisselam- ve Dört Büyük Halife dönemini hürmet mevkiinde tutarak şöyle diyebiliriz:

-Tarihte esasen ismi "barış" kelimesiyle birlikte anılan, sulhün hâmisi iki devlet vardır. Biri Roma’dır. Bu devlet, "Pax Romana" kimliğine sahiptir. Diğeri de bizim değil de Batılıların verdiği isimle Osmanlı İmparatorluğudur. Âli, Ulu Devlet de "Pax Ottomana" şerefini taşımaktadır. Pax Romana, başkent Roma’nın siyasi iradesi ve Roma hukuku ile temin edilmiştir. Pax Ottoma’na, Şeyh Edebalı’nın Osmanlı Devletinin kurucusu damadı Osman Gazi’ye nasihatleriyle başlar. Osmanlı da Balkanlar, kısmen Orta Avrupa, Anadolu, Kafkaslar, Orta Asya ve Kuzey ve Orta Afrika’da hükümrandır. Buralarda barışı, Topkapı Sarayındaki güçlü devlet iradesi ve İslam Hukuku ve örfî hukukla yaşatmıştır.

Bazı kimseler, ne yazık ki neredeyse her "imparatorluğa" bir "pax" yakıştırması yapmışlardır. Çin’e izafe edilen barış, uzak Hanlar dönemiyle alakalıdır. Gerçekte Çin, işkence kelimesiyle anılır. İspanyol, İngiliz ve diğer Avrupa devletlerine böyle bir şeref bahşetmekse barışı da hakikati de katletmektir. Amerikan barışı da söz konusu olamaz. Olan da rüşveti kelamdır. Çin adının yanına "işkence" kelimesi bir deyim olarak geldiği gibi Rusya mezalimle ve diğer bütün emperyalist eski ve yeni Batılı devletler de istila, işgal, talan ve katliamlarla temayüz etmişlerdir.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, arka arkaya çok gayretli hamlelerle bölgemizi ve dünyayı tehdit eden bir savaşın tarafı devletleri, Ukrayna ve Rusya bakan ve memurlarını bir masa etrafına oturtabildi. Müzakereler ümit verici. Çarpışmalar en azından yavaşladı. Rusya Devlet Başkanı Putin ve Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy’nin Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ev sahipliğinde İstanbul’da sulh masasına oturmaları ihtimali, düne göre çok daha güçlenmiş vaziyette. Asrın ilk çeyreğinde yaşanan böyle bir netice, ülkemiz adına şeref vericidir. Bu şerefin arkasında çok yüksek bir bilgi birikimi, devlet ve hariciye tecrübesi vardır. Türkiye, bugün Osmanlı, Selçuklu, Büyük Selçuklu başta olmak üzere 15 Türk Devletiyle Roma gibi yine yerini almakla mirasçısı olduğu birçok İslam devletinin de hayr’ül halefidir, hayırlı mirasçısıdır. Ecdadımız hikmeti, yitiği kabul ederek almaktan yüksünmemiş, onu alıp işleyerek çoğaltmış ve muhkemleştirmiştir.

Bunun içindir ki bir asır sonra yine aynı iklimden ortaya çıkan eserin adı "Pax Turcica"dır.

Türk Barışı’dır…

7 cepheden birden üstümüze saldıran müstemlekeci devletlerin haçlı ittifakıyla geçtiğimiz bir asır Pax Ottomana işleyemedi. Osmanlı Barışı, devre dışı bırakıldığı içindir ki Balkanlar, Kafkaslar, Karadeniz havzası, Orta Doğu ve Afrika huzura hasret kaldı. Bugünkü Yemen, Filistin, Somali, Suriye, Irak, Afganistan, Kırım, Ukrayna ve benzeri yerlerdeki ihtilaflarla kan dökülmesinin sebebi de o eksikliktir.

Bu itibarla Antalya’da toprağa düşüp, Dolmabahçe’de Barbaros Hayreddin Paşa ile Yahya Efendi Hazretlerinin huzurunda çiçeğe duran bir diriliştir.

Pax Ottomana’nın dönüşüdür…

Türk Barışıdır…

Barışa, adalete ve huzura çıkan yollar, dün olduğu gibi bugün de İstanbul’dan geçecektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.