KİLİDİN ANAHTARI BİZDE!..

A -
A +
Yunanistan, Ege ve Akdeniz’de görev uçuşu yapan Türk Hava Kuvvetlerimize bağlı F-16’lara bir hafta içinde üçüncü kere radar kilidi fırlatarak tâcizde bulundu.
Son tâciz, 23 Ağustos 2022’de yapıldı…
 
Rodos adasının batısında 10 bin ayak/feet yükseklikte keşif uçuşu yapan Türk jetlerine Girit adasında mevzilendirilmiş S-300 füzeleriyle radar kilidi atıldı.
 
Böyle bir saldırı, NATO mevzuatında "düşmanca tavır" addedilmektedir.
NATO üyesi ve üstelik NATO’dan ihraç edilmiş olmasına rağmen Türkiye’nin şefaatiyle 1980’de tekrar bu teşkilata kabul edilen, komşumuz, bu anlamda velinimetine nankörlük yapma pahasına bu suçları işlemiştir.
 
"Tâciz" denilen bu bulaşmalar giderek ağırlaştığı hâlde Ankara, vakarını bozmamış ve tayyarelerimiz kılını kıpırdatmadan vazifelerine devam etmişlerdir.
 
"İt dalaşını aşan" bu bulaşmaların sebeplerine gelmeden evvel S-300’ler üzerinde bir miktar durmalıyız. SSCB Moskova’sının Kıbrıs Rumlarıyla alâkası çok sıkıydı. Şimdiki güney kesime denk gelen Kıbrıs’ta komünistler hayli dişliydi. Anlaşıldığı gibi Sovyet Rusya’sı yalnızca Suriye değil Kıbrıs’tan da Anadolu’yu kuşatmıştı.
 
Bu eski dostluğun hatırına olsa gerek Güney Kıbrıs Rum idaresi, 1997’de Rusya’dan S-300 hava savunma radarları aldı. Ancak, bu yersiz ticarete Türkiye’nin tepkisi çok sert oldu. Bu defa bu idare, S-300’leri, Yunanistan’a verdi. Atina, füzeleri, 1999’da Girit adasına mevzilendirdi. Bugün, adı geçen adada 4 savunma füzesi ve 8 batarya rampası bulunmaktadır…
2022 yılı bitmek üzeredir. Aradan 23 yıl geçmiştir. Yunan ordusu, şimdiye dek bu silahları sadece 2013’te bir kez ve o da tecrübe maksadıyla devreye aldı. 23’ündeki yersiz olayla Yunanistan, elindeki S-300’leri çeyrek asra yakın zaman içinde ilk defa bir devletin hava unsurlarına karşı kullanmış olmaktadır.
 
Şunlar gözden kaçmamalı:
-S-300’ler NATO kayıtlarında yoktur.
-Washington veya bir başka NATO başkenti, Rumlarla Atina’ya Rusya ile yaptıkları bu alışverişten dolayı herhangi bir müeyyide uygulamamıştır.
-23 Ağustos’taki düşmanca davranıştan dolayı bir kınamaları da olmamıştır.
Neden düşmanca?
 
Elinde bu füzeler bulunan bir devlet, bir başka devletin hava unsurlarını takip edebilir. Bu bir maddeyi dürbünle seyretme gibidir. Fakat radar kilidi atarak hareketlerine müdahale edemez. Böyle bir davranıştan sonraki adım, çok tehlikelidir. Onu, tetiğe basmak takip eder. Bundan dolayıdır ki yaşanan, "it dalaşı"ndan ileri bir harekettir.
 
Vaki tâcizler, S-400’leri almakta ne kadar haklı olduğumuzun ispatıdır:
Türkiye, Rusya ile Nisan 2017’de S-400 satış mukavelesini imzalamış, Temmuz 2017’de de onları teslim almıştı. Şüphesiz ki bu alışverişi durup dururken yapmadık. Müttefiklerimiz, rızamıza rağmen Malatya Erhaç’tan füzelerini söküp götürdükten sonra doğan hava müdafaa boşluğumuzu telafi için mecburen bu alışverişi yaptık.
 
Zira:
Amerikan yönetimi, ısrarlarımızı karşılıksız bırakarak Patroit Füze Savunma Sistemlerini satmadı. Rusya ile gerçekleşen alışverişimizden sonra imalatçı ortağı olduğumuz ve paralarını verdiğimiz F-16 uçaklarını da teslim etmedi. Ayrıca kursta bulunan pilotlarımızı geri gönderdi.
 
Yunanistan 23 sene sonra neden böyle bir çılgınlığa kalkıştı?
Beynelmilel sahada seyreden tayyarelerimizin radarlarını kilitlemeye kalkışmasındaki sebep nedir?
1-Yunanistan, 5 Ağustos’tan beri tele-kulak skandalı ile çalkalanıyor. Gazeteci Thanasis Kaulakis ile PASOK genel başkanı Nikos Androulakis’in telefonlarına dinleme parçaları konduğu ortaya çıktı. İstihbarat başkanının istifa etmesine, başbakan Kiryakos Miçotakis özür dilemesine rağmen Yunan halkında öfke dinmemiş bulunuyor.
Türkiye’ye karşı diklenerek, dikkatler başka tarafa çekilmek istenmiştir.
2-Haziran 2023’te Yunanistan’da seçimler var. Nisbî temsil sebebiyle her partinin işi zor.
Sahnelenen cesaret gösterisiyle Hükûmet, Yeni Demokrasi Partisi’nin itibarını yükseltme yoluna girmiştir.
3-Atina, Lozan ve Paris muahedelerine rağmen adaları silahlandırmaktadır. Ankara, bu hukuk tanımazlığa karşı en ağır şekilde tavır koyduğu gibi jetlerimiz, bu adalar üzerinde uçuş da yapmaktadır.
Yunan Hükûmeti, prestijini kurtarmak için de bu kabadayılığa yönelmiştir.
4-Tâciz olduğu 23 Ağustos ile 26 Ağustos Malazgirt ve 30 Ağustos Zafer Bayramı aynı zaman dilimindedir.
Görülüyor ki Atina’da birtakım aklıevveller, söz konusu radar kilitlemesiyle tarihe atıfla güya gözdağı verme gülünçlüğüne düşmekteler…
 
Bütün bunlar;
Ve/veya:
Atina, bugün artık kendi iradesine sahip değildir.
Yunanistan ABD’nin 51. Eyaleti hâline gelmiş gibidir:
Bu türlü sataşmalarla dikkatimiz, Suriye’nin kuzeyinden batıya kaydırılarak hem "mahallî müttefik" terör örgütlerine nefes aldırmak istenmekte ve hem de 5. Harekât geciktirilmek, yahut yapılabilirse düşük seviyedeki bir Türk-Yunan çatışmasıyla muhtemel Harekâtımız engellenmek istenmektedir…
 
Bunlar, boşuna gayretler:
Türkiye’de ortak akıl ve devlet zekâsı bu oyuna gelmeyecektir. Ankara, Miçotakis’in mayıs ayı sonunda ortak celsede hitap ettiği Amerikan meclisinin O’nu neden 37 defa ayakta alkışladığını bilmektedir.
Ankara’da başka, Washington’da başka konuşan bir liderden hayır beklenemez!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.