HUKUK DÜŞÜNCELERİ

A -
A +
 
1 Eylül itibarıyla 2022-2023 Adli Yılı başladı…
Hukuka ve adâlete dair bir kere daha tefekkür etme vaktidir.
Yeni adli yılın başlaması, kazânın yani yargının önündeki devâsa mes’elelerin hallini temin etmez. Her yeni sene başlangıcı, o mes’elelere dair zihnî mesâi sarf edip çâreler üretmeye vesile olmalıdır.
 "Yargu" aslından gelen yargı, yargılama; muhakeme sonunda verilen mahkeme kararıdır; kazâdır, hükümdür. Buradaki "kazâ" kazâ ve kader kelimelerindeki kazâ cinsindendir, kadı kelimesiyle aynı köktendir. Kadı, önceki dönemlerde hâkime verdiğimiz isimdir. Çarpışmalardaki kaza değildir. Bu ıstılahlardan, tâbirlerden haberdar olmadan adaletin tarifi yapılamaz. Zengin lisana dayanmayan bir hukuk, hedefine geç varır. Adaletin birçok tarifi yapılabilir. Bizce en doğru tarif şu olsa gerek:
-Adalet, vicdanlarda kabul gören karardır.
Lisanımızda "şeriatın kestiği parmak acımaz" diye bir deyim vardır. Âdil karardan râzı olmak, önünde baş eğmek demektir. Aleyhine hükmedilen sanık dahi hükmün, yargının, mahkeme kararının âdil olduğunu teslim eder. Nice devirler boyu bu topraklarda erkek evlâdlara "Âdil" ismi konmuş olması ve hâlen de çok vatandaşın bu adı taşıması önemli şeyler söylüyor olsa gerek.
Adalet, aynı zamanda hukukun hakkaniyetle tatbik edilmesidir. Hakkaniyet, haktan inhiraf etmemek, zerrece sapmamaktır. Hukuk, hak kelimesinin çoğuludur. Devletlerin şu veya bu kıymetlerinden evvel, temellerinin hukuk üzerinde yükselmesi, adaletin hayata hükmetmesi onu farklı ve üstün kılar. Büyük devlet, yalnızca fetihler ve maddî kalkınmalarla olmaz. Öyle olsaydı, ne Büyük Selçuklu, Anadolu Selçuklu ve ne de Devlet-i Âli Osman olurdu. Îmân, adalet, ilim, mimarî, edebiyat… tarihimizden çekilip çıkartılırsa geriye yalnızca ok, kılıç… ve top sesleri kalır. Silah, tek başına, gölgesinden bile çekinilen devlet olmaya yetmez.
"Adalet, mülkün temelidir" sözü, hak ve batılı ayırt etmede bir benzeri daha olmayan Halife ve Devlet Reisi muhteşem Hazreti Ömer’indir. Bu kıymetli söz, sonraki zamanlarda da benimsenmiştir. Günümüzde mahkeme duvarlarında levha olarak asılıdır. Gerçeği, iddia, müdafaa ve hüküm sahiplerine hatırlatıyor diye düşünülebilir. Vecizedeki "mülk" devlet ve eş anlamlı olarak vatan, ülke demektir.
Adaletin, hukuka, hakkaniyete uygun olması, dost-düşman, hatta aleyhine karar verilende bile kabul görmesi, bir millette fitne yani kargaşa, huzursuzluk, çatışma ve alaca hayatlara meydan vermeyerek huzurlu hayatları, dirliği, birliği muvaffak zamanları temin eder.
Âdil bir karar nasıl ki asırlardan asırlara takdir edilerek söylenegelirse yanlış, bozuk, adaletsiz bir kazâ yani hüküm, karar da asırlardan asırlara kınanarak konuşulur.
Yassıada Mahkemesinin kararlar, milletin kalbini kanattı, gözlerini yaşarttı. Yarım yüzyıl sonra TBMM, o dâvâları hiç görülmemiş, kararları hiç verilmemiş saydı ve bütün neticeleriyle ortadan kaldırıldı. Sahte ve sözde kahramanlarla mağdur ve mazlumlar yerler değişti. Vicdanlarda zaten mahkûm olan haksız karar sahipleri, tarihin önünde de mahkûm oldular.
Türkiye Cumhuriyeti, önceki 15 Türk devleti ve İslâm Medeniyetinden devraldığı büyük ve zengin mirasa her anlamda ve her müessesesiyle sahip çıkmalıdır. Dediğimiz gibi bu millet, asırlara, sadece kılıçla, askerî güçle değil, gıpta edilen içtimai hayat, özenilen mahalle hayatı, komşuluk, yükselen kubbe ve minareler ve mahkemelerinde kılı kırk yararak verilen âdil kararlar… ve daha nice iyilik ve güzellikle damgasını vurdu. Yabancı seyyahlar, geçmişimizdeki îmân, ahlâk, adalet, irfan… gibi değerleri, yüksek insanî vasıfları öve öve bitirememekteler.
Devlet ve millet hayatında Kızılelma hedefli bir dönüşüm yaşadığımıza göre temel kıymetleri öne almalıyız.
Mevzu hayatidir.
Derindir.
Büyüktür.
Hatip efendilerin, karar verileceği zaman insanlar arasında adaletle hükmedilmesi gerektiğine dair Nisa Suresi 58 âyetindeki ilâhî buyruğu her Cuma minberden hatırlatmaları sağlıklı toplum ve büyük devlet inşası içindir.
Mevzu derindir.
Hukuk bahsi, gelecek zamanlarımızı da alâkadar etmektedir.
Hukuk liselerinden başlayarak etraflıca ele almamız gerekir.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.