Gençlik nereye diye soranlara tokat gibi cevap!

A -
A +
Geçenlerde önüme bir yazı düştü. Yazıyı bizim gazeteden Salih Uyan kardeşim yazmış. Empati dediğimiz şeyi yapmış, kendini 21 yaşındaki üniversite öğrencisi bir gencin yerine koymuş. O genç üzerinden “Gençlik nereye gidiyor?” eleştirisi yapanlara tokat gibi cevaplar vermiş.
"Madem bu ülkede yaşayan insanları gençler ve yetişkinler olarak ikiye ayırdınız. O zaman benim de siz yetişkinlere bazı sorular sorma hakkım var" diye başlayan satırların akabinde bizi âdeta yerin dibine sokan soruları mermi gibi saydırmaya başlıyor:
Bakın neler söylüyor:
"Bir köşe yazarı olarak gençlerin nereye gittiğinden çok, yetişkinlerin nerede durduğuyla ilgilenmeniz gerekmiyor mu?
Ülkenin başını belaya sokan olayların başaktörleri genelde gençler mi, yoksa yetişkinler mi? Sanatçı kimliğiyle her türlü ahlaksızlığı yapanlar ergen mi? Ekranlara çıkıp inancıma ve değerlerime küfredenler kaç yaşında? 
Sinemada veya televizyonda 7 yaş üstüne uygun olarak işaretlenmiş filmlerde bel üstüne çıkamayan yapımcılar kaç doğumlu?"
Durun, daha bitmedi.
Başımızı utanç içinde yere eğeceğimiz asıl bomba satırlar şimdi geliyor. 
"Lütfen artık gençliğe laf söylemeyi bırakın da yetişkinlere bakın ve 'Sizler bu ülkenin geleceğisiniz!' gibi klişe sloganlardan vazgeçin.
Çünkü sizler bu ülkenin bugünüsünüz. Siz yaşadığınız günü bile kurtaramazken, yarınları kurtarma işini niçin bize ihale ediyorsunuz?
Kimin elinin kimin cebinde belli olmadığı, çarpık ilişkilerle dolu dizilere reyting rekoru kırdıran sizlersiniz. Kan damlayan, şiddet kusan senaryoları siz yazdırıyorsunuz.
Evlilik gibi kutsal bir müesseseyi, evlilik programlarında virane bir gecekonduya dönüştüren yine sizsiniz.
Youtube fenomenlerini seyrediyoruz diye ağlaşıyorsunuz. Ama o fenomenlere film çektirip parayı götüren sizlersiniz.
Siz gece kulüplerinde kavga eden futbolcuları el üstünde tutarken, okul koridorlarında kavga eden öğrencileri disipline gönderemezsiniz.
Bir yandan her türlü rezilliği özgürlük olarak sunan, cinsiyetsiz bir toplum özlemiyle yanıp tutuşan yazarların kitaplarını okurken, bir yandan ailenin öneminden bahsedemezsiniz.
Yetişkinler para hırsıyla sürekli inşaat yaparak şehri betona boğarken, gençlerden geleceği inşa etmelerini bekleyemezsiniz. Alttan bir sürü dersiniz var, bize üst perdeden ahlak dersi veriyorsunuz!
Size bir şey söyleyeyim mi?
Sıkıntı, yeni nesle eski nesilleri unutturan yetişkinlerde.
Son iki yılda kaç tane Türk filmi çekilmiş ve bunlardan kaç tanesi Osmanlıyı anlatıyor, bir bakın. Kitapçıların çok satanlar rafındaki kitaplardan kaç tanesi gençlere ecdadını sevdirmek için yazılmış acaba?
Siz dedelerinizin emanetine sahip çıksaydınız, biz de yarınları emanet olarak kabul ederdik belki. Ama şu durumda hiç emanet alacak durumumuz yok!" 
Ve yazısını şu muhteşem sözlerle bitiriyor.
"Geçmişini unutturduğunuz bir nesle, gelecekten ödev veremezsiniz!
Bu yüzden aranızda, 'Yeni nesil şöyle, yeni nesil böyle!' diye konuşup durmayı bırakın! 'Senin yaşında Fatih İstanbul’u fethetmişti!' diyerek demagoji de yapmayın! Evet, 21 yaşındayım. Ama Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaşta değilim.
Çünkü benim babam II. Murad değil, hocam da Akşemseddin değil. Zaten İstanbul da artık Fatih’in fethettiği İstanbul değil..."
Vallahi sizi bilmem ama ben okurken yerin dibine geçtim! 
Galiba bu ağır sözlerden sonra hepimizin adam gibi oturup Salih Uyan’ın sorduğu, "Gençlerin nereye gittiğinden çok, yetişkinlerin nerede durduğuyla ilgilenmeniz gerekmiyor mu?" sorusuna cevap aramamız gerekiyor.
En başa kendimi koyarak şunu söylemek isterim:
Yazarlarımızla, sanatçılarımızla, siyasetçilerimizle ve dahi din adamlarımızla bu gence, bu gençlere örnek olacak hiçbir noktamız kalmadı.
Bir zamanlar dinî cemaat dediğimiz FETÖ bu ülkenin genç beyinlerini çalarak onları ülkesine darbe yapan teröristler olarak yetiştirdi. Elde kalan diğer dinî cemaatin sözcüleri "Yatağa girerseniz hemen uyuyun, yoksa çarşaflar sizi yoldan çıkarır..." diye fetva vermekle meşgul. 
Nesini örnek alacak?
İyi olanları tenzih edelim ama öne çıkan siyasetçilerimizden hangisini örnek alsın bu gençlik? Kibir abidelerini mi yoksa yolsuzluk, usulsüzlük yapanlarını mı? 
Erotik filmler oynatan televizyon kanallarının yöneticilerini mi yoksa o filmlerde oynayan sözde sanatçıları mı?
Yalan desen bizde, iftira desen bizde. Ayak oyunu bizde, fırıldak bizde. Mücahit davasını müteahhit davasına döndüren biz. Kendi davamızı Allah’ın davasının önünde tutan biz.
Kadınımızla, erkeğimizle, giyim kuşamımızla ve hayat tarzımızla hangimiz bu gençlere örnek olacak bir ömür sürdürüyoruz?
Neredeyse hiçbirimiz...
E, o zaman bu gençleri biz neden bulunduğumuz bataklığa davet ediyoruz ki?
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.
Mehmet Poyraz 5 Nisan 2023 06:40

Eyvallah Rabbim sana sağlık sıhhat versin inşaAllah