Ölmüşsünüzdür inşallah!

A -
A +
Hadi itiraf edin. Son günlerde yaşananlar karşısında deliriyor ve dahi öfke nöbetleri geçiriyorsunuz. AK Parti İstanbul ve Ankara gibi illeri kaybedince "Erdoğan'ın sonu geldi" diye epey bi' sevinmiştiniz. Ama sonu geldi dediğiniz adamın son aylarda yaptıklarını gördükçe âdeta çıldırıyorsunuz. Kabul edin! Amerika'da görülen Halkbank davasında Hakan Atilla'ya 32 ay ceza verilince neler söylediniz, neler. "Amerika Türkiye'ye yüklü bir fatura kesecek, bu faturanın bedeli ödenmediği takdirde bankacılık sistemimiz felç edilecek ve ekonomik olarak dibe vuracağız" diye nasıl da seviniyordunuz. Ancak hayaliniz gerçekleşmedi. Hakan Atilla'nın 28 ay yattıktan sonra Türkiye'ye bir kahraman gibi dönmesi ve Amerika'nın hayal ettiğiniz faturayı kesmemesi sizi derin üzüntüye sevk etti. Çok geçmeden, başka bir hayale sarıldınız. S-400'ler Türkiye'ye getirilemezdi. Recep Tayyip Erdoğan Amerika'ya boyun eğer ve Rusya ile yaptığı anlaşmadan çekilirdi. Amerika'nın yaptırım tehditlerine rağmen S-400'leri getirmek yürek isterdi. Ancak Trump dediğimiz adam bile bu süre içinde sizden şerefli çıktı. "Türkiye'ye yapılan haksızlıktır ve ben, bir yaptırım kararı almayı düşünmüyorum" dedi.  Buna rağmen, "Yok yok, siz bu açıklamalara inanmayın.  Hele S-400'ler gelsin. Siz o zaman yaptırım nasıl olurmuş göreceksiniz" demeye devam ettiniz. Erdoğan, "getiremez" dediğiniz S-400'leri dünyanın görebileceği şekilde canlı yayında Türkiye'ye getirdi. Hem de ilk partiyi, Amerika'nın ve NATO'nun FETÖ ile birlikte darbe planı yaptığı Akıncılar Üssü'ne indirdi. Tüm dünya medyası bu büyük meydan okumayı canlı yayınlayıp, "Türkiye çok büyük iş yaptı" yorumları yaparken siz öfke nöbetleri geçirdiniz. Ve akabinde yeni bir hayale sarıldınız.  "S-400'ler geldi diye sevinmeyin. Amerika kısa süre sonra ambargo uygulayacak ve Türkiye ekonomik olarak dibe vuracak. Borsa çökecek, dolar hiç kimsenin hayal edemeyeceği seviyelere fırlayacak" diye korku pompalamaya başladınız. İçinizden bazıları "tahmin" adı altında aşağılık temennilerde bulunuyor, "Dolar 10 liranın üstüne çıkacak" diyordu. Bazılarınız ise "On lira ne ki? En az 16 lirayı bulur" diye iç geçiriyordu.  "İşte o zaman Erdoğan'ı hiçbir güç iktidarda tutamaz" diyerek mutlu mutlu gülüyordunuz ama o pis sırıtışınız bir kez daha suratınızda dondu kaldı.  "Fırlayacak" dediğiniz dolar tam aksi yönde bir seyir izleyip düşmeye başladı. Beklemediğiniz bu düşüş sizi öyle bir afallattı ki piyasa analizi yapmak yerine, "Ama nasıl ya! Niye düşmüyor ki ya?" diye ağlak ağlak konuşmaya başladınız. Yetmedi! Aylarca, "Faiz inerse ülke ekonomik olarak çöker. Dolar kesin 20 lira olur" diyor, faizlerin daha da yükseltilmesi gerektiğini öneriyordunuz. İçinizden, "Bu dönemde dolara yatırım yapan kazanır" diyen millî servet düşmanları bile çıktı.  Faizin indirildiği kararı açıklandığı anda ekranlara bağlandınız, ezber cümlelerle "Biz uyarmıştık, işte dolar aldı başını gidiyor" demeye hazırlandınız. Ama "uçacak" dediğiniz dolar bir kez daha düşmeye, hatta son 5 ayın en düşük seviyesini görmeye başlayınca çıktığınız ekranlardan utanç içinde ayrıldınız. Evet, kabul edin.  "Bitti" dediğiniz AK Parti döneminin bitmediğini "Gitti" dediğiniz Erdoğan'ın güçlenerek geri döndüğünü gördükçe çılgına döndünüz. Öyle rezil, öyle sefil bir hâle geldiniz ki... Erdoğan 5 gün tatile çıkıp ortalıktan kaybolunca, "Aha da öldü galiba. Vallahi kurtulduk" diye temennilerde bulundunuz. Ayinler, şölenler, törenler yaptınız. "Cumhurbaşkanlığı kaynakları da öldüğünü doğruladı" diye yalandan haberler yayanlara inanıp hezeyanlar içinde sevinç naraları attınız.  Ama adam yine geri döndü. Bakın, dikkat edin! 17 yıldır neredeyse her gün, "Bitti, gitti galiba" dediğiniz adam her seferinde daha güçlü, daha azimli, daha kararlı olarak geri dönüyor.  Yine aynısını yaptı. Gelir gelmez, 8 saatlik İzmir yolunu 3 buçuk saate indirecek yolun açılışını yaptı. Allah bilir, siz şimdi ne acılar çekiyorsunuzdur! Ben şimdi sizin yerinize kendimi koyuyorum da... Düşman başına vallahi... Yaşadığınız acıların ve yıkılan hayallerinizin, benim bile tahammül edemeyeceğim boyutta olduğunu hissediyorum. Sizin hâlinizi, gerçekten merak ediyorum. Sahi... Nasılsınız canlarım benim? Ölmüşsünüzdür inşallah!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.