İki yalan, iki gerçek!

A -
A +
Bir önceki yazımda CHP'li Muratpaşa Belediyesinin biri polis memuru olmak üzere 6 kişiyi katleden bir seri katile iş verdiğini yazmıştım.
Belediye yetkilileri bir açıklama göndermiş. Açıklamada şu ifadelere yer veriliyor:
"Söz konusu eski hükümlü, cezasının infazı sonrası, Antalya Adliyesi Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne başvurusuna istinaden Muratpaşa Belediyesine yönlendirilmiş ve belediyeye personel hizmeti sağlayan taşeron şirkete 13 Ağustos 2014 tarihinde işe başlamıştır.
24 Aralık 2017’de yayımlanan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’yle kamudaki taşeron işçilere yönelik getirilen düzenleme çerçevesinde belediye iştiraki şirkette işe alım süreci başlamıştır.
Süreç devam ederken, Muratpaşa Belediyesi, 21 Şubat 2018’de Temizlik İşleri Müdürlüğü bünyesinde çalışan söz konusu eski hükümlünün gerekli şartları taşımadığı gerekçesiyle geçişini reddetmiştir.
Kişi, kanunun kendisine verdiği hakkı kullanarak Antalya Valiliği’ne itirazda bulunmuştur.
Vali Yardımcısı Mustafa Özkaynak başkanlığında toplanan Antalya Valiliği İtiraz Komisyonu, ilgilinin geçiş için gerekli şartları taşımadığını teyit ederek 2 Mart 2018’de itirazı reddetmiştir. Belediye iştiraki şirketlerde eski hükümlü işçi istihdamına yönelik Türkiye genelinde yaşanan sorun dolayısıyla İçişleri Bakanlığı Mahallî İdareler Genel Müdürlüğü, 4 Nisan 2018’de görüş açıklamıştır. İlgili görüşte şu ifadeler yer almıştır:
“(…) şartları taşımaması nedeniyle işçi statüsünde şirketlere geçirilmeyen alt işveren işçilerinden (…) eski hükümlü olduğunu belgelendirenlerin 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin geçici 24’üncü maddesindeki hükümleri taşıması kaydıyla işçi statüsünde mahalli idare şirketlerinde işe alınabilecekleri değerlendirilmektedir" 
İçişleri Bakanlığı’nın ilgili görüşü doğrultusunda, eski hükümlü hakkında gerekli güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması süreci başlatılmıştır. Yaklaşık 4 aylık sürecin ardından içinde Antalya Valiliği temsilcisinin de bulunduğu 13 kişilik bir heyet, 6 Kasım 2018’de eski hükümlünün belediye iştiraki şirkete geçişine onay vermiştir. Kişinin 8 Ocak tarihinde ise kendi isteğiyle de belediyeyle iş ilişkisi sona ermiştir."
Cevap hakkına saygı gereği açıklamayı yayınlıyorum ama üzülerek söylemeliyim ki CHP'li belediye başkanı topluma saf salak muamelesi yapıyor.
Şöyle ki:
2013 yılında değiştirilen mevzuat gereği eski hükümlülerin işe alınma şartları değiştirildi. Buna göre işe alınacak olan kişilerin kadroya alınabilmesi için İŞ-Kur üzerinden müracaat etmesi, bu müracaat neticesinde noter huzurunda bir kura çekimine katılması gerekiyor.
Bu şart!
Belediye bu şartı yerine getirmemiş. Ayrıca kura çekimi sonrası kişiyle mülakat yapılması da gerekiyor ki bu da yapılmamış.
Peki ya ne yapılmış?
Antalya'daki yerel medya, polis dâhil 6 kişiyi katleden Murat Katrağ'ın Belediye Başkanı Ümit Uysal ile boy boy çekilmiş fotoğraflarını ortaya koyuyor. 
Hem de nerede?
Başkan Ümit Uysal'ın seçim ofisinde, seçim çalışmaları yaparken! Yani Belediye Başkanı, "Ben bu kişiyi istemiyordum ama valiliğin baskısıyla işe almak zorunda kaldım" diyor da... Valilik, "Al bu polis katilini, al bu 6 kişinin katilini, seçim ofisinde ve seçim çalışmalarında tepe tepe kullan. Sonra da temizlik işlerinden sorumlu şef yaparsın" demedi ya!
Her ne hikmetse, bu rezillik ortaya çıkınca polis katili Murat Katrağ 8 Ocak'ta kendi rızasıyla belediyedeki işinden istifa etmiş!
Ben şahsen istifa ettiğine inandım!..
Yani, Ahmet Davutoğlu'nun AK Parti'den kendi isteğiyle istifa ettiğine ne kadar inandıysam, Murat Katrağ'ın kendi isteğiyle istifa ettiğine de o kadar inandım!
 
 
Meral Akşener'in darbe öncesi yorumu

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ ile Yeniçağ gazetesi yazarı Orhan Uğuroğlu'nun saldırıya uğraması sonrası Meral Akşener ilginç bir yorum yapmış.
"Böylesi olaylar 80 darbesinden önce bile yaşanmadı" diyor özetle... O tarihlere şöyle bir baktım. 
Cengiz Polatkan, Abdi İpekçi, Âdem Yavuz, Ali İhsan Özgür, İlhan Darendelioğlu, İsmail Gerçeksöz, Ümit Kaftancıoğlu, Muzaffer Feyzioğlu ve Recai Ünal...
Hepsi gazeteci ve hepsi 80 darbesinden önce katledilmiş.
Bir de merak edip Meral Akşener'in İçişleri Bakanlığı yaptığı 1996-1997 dönemine baktım. Hanımefendi sadece bir yıl İçişleri Bakanlığı yapmış ve o kısa aralıkta; Metin Göktepe, Kutlu Adalı, Selahattin Turgay Daloğlu, Reşat Aydın, Ayşe Sağlam Derince, Abdullah Doğan ve Ünal Mesutoğlu isimli gazeteciler görev yaparken öldürülmüş.Görüntülü boşalma için hatlarını arayın.
Akşener'in o dönemki partisi olan DYP ile SHP'nin iktidarda olduğu dönem ise Türkiye'nin en karanlık dönemi olmuş.
Unutanlar veya bilmeyenler için söyleyeyim.
1993-1996 yılları arasında binlerce insan öldürüldü. Sakarya civarında suikast sonucu öldürülen yüzlerce insanın cesedi yol kenarlarında bulunuyordu. 
Yani Meral Akşener bunların unutulduğunu sanıp kendini temize çekmeye çalışıyor ama herkes unutsa da arşiv unutmuyor...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.