Meğer maç İnönü Stadyumundaymış

A -
A +

Ne zaman ÖSS sınavı günleri yaşansa, o yetişemediğim maç gelir aklıma... Elimde kalan gazeteler... T cetvelli üniversite öğrencisi... Kan ter içinde kalıp da içeri giremediğim Trabzonspor-Beşiktaş maçı... 80'li yıllardı... Lise öğrenciliğimizde hafta sonları hep maça giderdik. Mecidiyeköy'deki meşhur stadyum, maç olduğu her hafta bizim asıl adresimizdi... Çünkü biz maça gitmezsek aile bütçesine o hafta katkı sağlanamazdı. Maçta ne mi yapardık? "Ya ya ya... Şa şa şa..." diye bağıran, fanatik futbol seyircisine gazete satardık. Bizim maçımız elimizdeki gazeteleri maç izleyenlere satabilmekti. Biz de elde ettiğimiz günlük kazancımızı götürüp annemize verirdik. Şöyle söyleyeyim o yıllarda haftalık kazancımız bugün için bir vasat ailenin bir haftalık pazar harçlığı kadardı. Yani bugün için yaklaşık 60-70 TL falan. Lise öğrencisi olarak bizim için iyi paraydı. Aile bütçemize de iyi bir katkı... Yoksa maç bizim neyimize... Maça giderken dönüş paramız olmuyor, onu sattığımız gazete paralarından tedarik ediyorduk. Yine o gün maç saatine yakın Mecidiyeköy'e geldim. Ama bir tuhaflık vardı. Etraf sessiz sakindi. Hiç heyecan yok... Ne futbol malzemeleri satan var. Ne sucular ne de seyirci grupları... İçim cızz etti birden... Yoksa bu hafta maç olmayacak mıydı? Sağa baktım sola baktım... Koşa koşa stadyuma gittim... -Abi maç iptal mi? Nasıl da ıskalamışım... Maç bu hafta İnönü'ye alınmış... Yani Beşiktaş'a İnönü Stadyumuna... Başımdan aşağı kaynar sular döküldü... Lise'den beri birkaç arkadaştık. Her birimiz hem derslerimize iyi çalışır hem boş vakitlerimizde, bizi okutan ailelerimize katkıda bulunmak için iş araştırırdık. İşte şu an için maçlarda gazete satıyorduk. Neyse, arkadaşımın biri ikinci bilet parası olduğu için hiç vakit geçirmeden bir otobüse atladığı gibi İnönü Stadyumunun yolunu tuttu... Benim ise cebimde para yok... Oracıkta kalakaldım... Ne yapsam Allah'ım? Nasıl bir çözüm yolu bulsam? Birinden bilet parası istemek mi? Hayatta olmaz... Ben birinden nasıl para isterim? Ama elimde gazeteler bu şekilde burada da bekleyemem... O esnada gözüme durakta otobüs bekleyen bir ağabey ilişti. Elindeki T cetveline bakarak onun üniversite öğrencisi olduğunu düşündüm. Ben de öğrenci olduğumdan olsa gerek kendimi ona daha bir yakın buldum. Gittim yanına yüzlerimi kızartarak dedim ki: -Abi maç burada değilmiş. İnönü'deymiş. Elimde kaldı gazeteler. Ama gidecek bilet param yok. Bana bir bilet alır mısın? Üniversite öğrencisi o ağabey hiç ama hiç ikilemedi... Hemen biletimi aldı. Teşekkür ederek bindim otobüse... Ama ne enteresandır ki, arkadaşım çok önceden gittiği için maça içeri girmiş, ben ise maça yetişememiştim... Beni içeri almadılar. Çok üzüldüm... Bir de ta oradan eve kadar yürüyerek geldim... Anneme durumu anlattım. Artık yapacak bir şey yoktu. Öyleyse kaldığım yerden dersime çalışmalıydım. O gün akşama kadar seviye belirleme sınavına çalıştım... O gün maça yetişseydim sınava bu derece hazırlanamayacaktım. Nitekim o gün maça yetişen arkadaşım Edebiyat kolunda kaldı, ben Matematik Fen koluna geçtim... O gün maçı kaçırmam belki de hayatıma böyle bir yön verilmesi için bir cilve-i Rabbaniydi. Şimdi aradan yıllar geçti... Diş hekimi olarak, yine Mecidiyeköy'deki muayenehanemin üçüncü katından, ara sıra tam hizamıza denk gelen ve T cetvelli öğrenciden bilet parası istediğim İETT durağına bakıyor lise yıllarımı ve o günleri hatırlıyorum. Diş Hekimi Oğuz Haberdar-İstanbul >> Yazışma adresi: Türkiye Gazetesi İhlas Medya Plaza 29 Ekim Caddesi, 34197 Yenibosna/İstanbul Faks: (0212) 454 31 00

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.