“Bu gece Bakan yatağında yatacaksın!..”

A -
A +
 “O akşam dostum, kardeşime misafir olarak kaldım. Hüseyin Bey, “bu gece bakan yatağında yatacaksın” dedi...
 
 
 
Beni çağıran askerlikten arkadaşım Mehmet Ali Bey olunca hayır diyebilir miydim?
Hemen oradan geçen bir vasıtaya atlayıp gittim. Hakikaten beni aldırmak için gönderdiği cip orada bekliyordu.
Şoföre kendimi tanıttım. Binip Karabucak’a gittik. Bu orman okaliptüs ormanı olup bataklıkları kurutmak için dikilmiş bir ormandı, Mehmet Ali Bey de orada geçici görevliydi.
Beni görünce hasretle kucaklaştık. Hoşbeşten sonra orman hakkında bilgi verdi. Elan yenileme kesimi yapılıyormuş. Biraz vakit geçince;
“Gel, sana keseceğim kuzuları göstereyim” dedi.
Oradan bir görevliyi çağırıp serpmeyi getirmesini söyledi. Görevli serpmeyi getirince önümüzdeki havuza atmasını söyledi. Görevli serpmeyi atıp çekince iki dev yılan balığı çayırların üstünde kıvrılmaya başladı.
“Nasıl buldun?” dedi.
"İnan ki bunları Maraş’a görevli gittiğimizde balıkçılarda çok gördüm ve bunları nasıl yiyorlar diye düşünmüştüm” dedim.
Eski hatıraların bir tekrarını yaparak akşamı ettik. Görevliler faaliyete başladılar.
Yılan balığının nasıl temizlendiğini de orada gördüm.
Akşama uzunca bir masa hazırlandı. Meğerse bütün mühendis arkadaşlarını da davet etmiş o akşam. Servis yapılmaya başladı. Balıklar şişlerde burcu burcu kokuyordu.
“Hoş geldiniz” diyerek sofrayı açtı.
Oradakilere benim de kim olduğumu özellikle bildirdi. Porsiyonlar şişlerde gelip gidiyor, yemek güzel sohbetlerle devam ediyordu ki bir mühendis arkadaş başladı mevlit okumaya.
Demek ki dedim boşalan şişe boş durmazmış.
Çok güzel bir havada yemekler yendi. Çaylar da içildikten sonra evli evine, köylü köyüne gitti. Ben de yılan balığının nasıl pişirileceğini öğrenmiş oldum.
O akşam dostum, kardeşime misafir olarak kaldım. Hüseyin Bey, “bu gece Bakan yatağında yatacaksın” dedi ve odamı gösterdi. Uzun sohbetlerden sonra yataklarımıza gittik.
Sabahleyin, sahili kumsal olmaktan korumak için dikilen ormanı görmek üzere sahile gittik. Giderken:
“Bak Hüseyin Bey, Cleopatra şurada yıkanırken boğulmuş” dedi ve büyükçe bir bataklık göleti gösterdi. Dolayısı ile o tarihî mekânı da görmüş oldum.
Bir müddet sonra ataması geldi. Terfi ederek Kastamonu’ya atandı. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.