“Bir öfkeye sekiz yıl”

A -
A +
“Küçücük öfkelerinizin kurbanı olup da hayatınızı kendinize ve sevdiklerinize zindan etmeyin”
 
Hapishanelerde mi çürüyecektim. Ben artık katil diye mi anılacaktım? Daha neler neler geçiyordu aklımdan. Ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.
Karşımda yerde yatan komşunun hareketsizliği beni deli ediyordu. Demek o artık yaşamayacaktı.
Bu saniyeler içinde daldığım düşüncelerden birden irkilip kendime geldim… Dönüşü olmayan bir yola girmiştim. Ama ne olursa olsun kaçmalıydım buradan. Yoksa öfkeli kalabalık tekrar üzerime saldırır ve beni hiç acımadan linç ederdi…
Motosikleti tekrar evime doğru sürdüm. Eve gelip durumu evdekilere alelacele anlattıktan sonra ormana yürüdüm…
Dağ başı gündüz o sevimli orman, geceleri insanı bir cendere gibi sıkıyordu. Karanlıkta çıkan her hışırtı beynine kıymık gibi batıyor, yüreği ağzına geliyordu insanın… Bu böyle nasıl gidecekti?
Yok böyle olmayacaktı… Yiyecek içecek temini de zorlaşmaya başlayınca gidip karakola teslim oldum. Ankara Merkez Cezaevine gönderildim. Hiç unutmuyorum o yıllardaki kanuna göre 448. Maddeden ayrı ayrı altı kez 24 yıl cezaya çarptırıldım. Toplamda 144 yıl ceza vermişlerdi. O anda kendimden geçerek hâkime dedim ki:
-Hâkim Bey bana bu az gelir, siz 200 yıl verin!”
Daha sonra çeşitli şekillerde alınan mahkeme kararları ile ben 36 yıla mahkûm edilmiştim. Mahkeme heyetine teşekkür ettim. Cezaevine gönderildim.
Oradan Kırşehir Cezaevine gönderildim. Dört yılı burada olmak üzere toplam sekiz yıl hapis yattım. Bu arada bazı infaz yasalarının çıkmasıyla cezam bir hayli azaldı. Ve toplamda sekiz sene hapis yattıktan sonra tahliye oldum.
Bu sekiz sene sekiz elma sekiz ekmek gibi ne kadar kolay söyleniyor değil mi? Özellikle hapishane nedir bilmeyenler için. Çocuğunu iki yaşında bırakıp on yaşında kucağına alıp sevemeyenler için…
Üç dört kişi bir yatakta yatmanın zorluğunu bilmeyenler, bir gün aç bir gün uykusuz gece geçirmeyenler için bu yılların insanda bıraktığı unutulmaz acıyı bilmezler…
Sekiz yılı ben ay ay gün gün değil saat saat hatta saniye saniye yaşadım… Yaklaşık üç bin gün parmaklıklar arasında güneş bekledim. Gençliğini tada tada yaşamak isteyenlere seslenmek istiyorum. Küçücük öfkelerinizin kurbanı olup da hayatınızı zindan etmeyin. Dargınlıkları kırgınlıkları konuşarak aşabilmenin yollarını arayın.
Hasan B.- Ankara
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.