“Kara kızım nerde Hanım?”

A -
A +

Annem esmer olduğum için sevmemiş beni. “Kime çekmiş bu kız?” diyormuş sürekli...

 

Evlat edinilmiş bir çocuğum ben. On buçuk aylıkmışım çocuğu olmayan bir aileye verildiğimde. İstanbul'dan izne gelmiş Perihan Teyzeler. Konuşmuyor, yürümüyor ama oturup herkesin gözünün içine bakıyormuşum tek tek. Kucağına almış Perihan Teyze beni, elimde bir parça ekmekle akşama kadar aynı yerde oturur gıkım çıkmazmış, kucağına alınca gülümsermişim. “Belki de ilgiye acıkmıştım...”

Annem Sibel'le meşgul oluyormuş, Sibel benim bir küçüğüm. Yeni doğmuş bebekmiş, güzelmiş, beyaz tenliymiş biraz da sarışın.

Annem esmer olduğum için sevmemiş beni. “Kime çekmiş bu kız?” diyormuş sürekli.

“Bize ver bu kızı” demiş Perihan Teyze.

“Alın” demiş, “etiyle kemiğiyle sizin...”

Birkaç güne döneceklermiş. Gidinceye kadar onlarda kalacakmışım. Alışırsam İstanbul’a götürecek, yok üzülüp ağlarsam getireceklermiş.

Saçlarımı taramış, farekuyruğu gibi bağlamışlar. Saçlarım toplanınca yüzüm açılmış. Yanaklarıma dokunmuşlar, ‘oyuncak gibi’ deyip gülüşmüşler. Yer yatağı açmışlar düşerim diye. Perihan Teyze ile Musa Amca'nın arasında uyuyacakmışım. Bütün gece başımı yastığa koymamışım. Bağdaş kurup oturmuşum yatağın içinde.

“Küçük” demiş Musa Amca, “birazdan uyur.”

Uyumamışım. Her tıkırtıda irkilmiş, kollarımı açmışım. Gözlerimi kapıdan hiç ayırmadan beklemişim gelip almalarını, annemin ya da babamın bilmiyorum.

Ağlamamışım hiç. Kıpırdamadan kapıyı gözleyince Perihan Teyze ile Musa Amca ağlamışlar, ‘boğazına inme inecek keşke ağlasa’ demişler benim için. Onlar konuşurken gözlerinin içine bakmışım. ‘Sabah erkenden götürelim’ demiş Musa Amca, ‘bu kız çok içli, içine attıklarını içinden atamayınca verem olur...”

Babam gelmiş, annem sofra kuruyormuş. Krem rengi dizüstü bir elbisesi vardı, kırmızı pötikareli mutfak önlüğüne elini silmiş, çaydanlığı ocağa koymuş, babam odaları dolaşmış.

Bizi kucağına alıp sevmezdi babam, öpmezdi mesela ama görmeyince merak ederdi.

“Kara kızım nerede hanım?” demiş!

“Perihanlara evlatlık verdim” demiş annem, dönüp babamın yüzüne bakmadan; sesinde bir netlik ve kararlılıkla.

Yatak odasına geçmiş babam, yemek yememiş. Herkes uyuyunca koridorda bir sağa bir sola dolanıp durmuş. Gün doğarken ‘tık’ diye antre kapısının kapandığını duymuş annem. Kalkıp bakmamış arkasından.

Henüz ilk otobüsler duraktan çıkmamış olduğu için taksi durağına kadar yürümüş. Durakla evin arası epeyce uzakmış. DEVAMI YARIN

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.