Hayat ikimize de zindan oldu!..

A -
A +
“Eğer, senin dışarıda gözün olsaydı, bu mektubu gizleyip o teklifi de kabul ederdin...”
 
 
Sekiz yıllık evliyken yine bir akşam sarhoş geldi ve ağzına geleni saydıktan sonra “ona gideceğim. Seni de terk edeceğim” diyerek geçti odasına… Üstüyle başıyla uyumaya başladığında, sabahlara kadar gözüme uyku girmedi... Seher vakti el açtım:
“İnşallah, ayakların kırılsın da oraya varamayasın!” diye ağladım…
Ertesi gün bedduam tutmuştu. Trafik kazası geçirmişti... Beli kırılmış ve tekerlekli sandalyeye mahkûm olmuştu.
Hadi o da neyse, yaptığı hareketten asla pişmanlık duymuyordu. Bana, yine eskisi gibi ağzına geleni sayıyor ve “senin bedduan sebebiyle böyle oldum... Ama benimle birlikte sen de çekeceksin bunu” diye tehdit savuruyordu.
Ben onun tehdidi için değil, iki yavrumun boynu bükük kalmaması için kendisine hizmet etmeye devam ettim... Tekerlekli sandalyeden inemiyordu... Uykusunu dahi onun üzerinde geçiriyordu... Hayatımız burnumuzdan gelmişti... Fakat ibret alan, tövbe eden insan nerede? Ömrü isyan içinde geçiyordu... Hastalandığının üçüncü senesiydi... Eski iyi günlerinde dost zannettiği, menfaatçi arkadaşından biri ziyaretine geldi... O da, arkadaşına karşı hizmette kusur etmememi söylüyordu... Misafirdir, diyerek sofra hazırladım. Beyimle birlikte karınlarını doyurup sağdan soldan konuştular ve adam çıkıp gitti... Biraz sonra vestiyerin görünür yerinde bir mektup buldum... Hayret ederek açıp okudum... Terbiyesiz küstah rezil, beyimin arkadaşı görünen namussuz adam, bana mektupta genç ve güzel olduğumu bu adamdan hayır gelmeyeceğini kabul edersem benimle evlenmek istediğini söylüyordu.
Beynimden vurulmuşa döndüm... Mektubu yırtıp atacaktım. Götürüp bizimkine gösterdim: “Al bu mektubu oku da hangi karakterde insanlarla arkadaşlık yaptığını gör! Sen ona arkadaş, diyorsun, onlar senin karına göz dikiyor!”
Kocam şoke olmuştu. Hiç ummuyordu böyle bir ihaneti... Benim de namusumdan asla taviz vermeyeceğime gözleriyle de şahit olmuştu... Dedi ki: “Eğer, senin dışarıda gözün olsaydı, bu mektubu gizleyip o teklifi kabul ederdin... Yazıklar olsun bana ki, senin kıymetini anlayamamışım!..”
Ağladı uzun süre... O günden sonra, eski arkadaşlarından kimseyi eve kabul etmedi. Bana da eskisinden daha kibar davrandı. Ama neyleyeyim… On dört sene tekerlekli sandalyede kahrını çektim. O günahıyla sevabıyla Rabbine kavuştu… Ben ise şimdi büyük oğlumun evinde torunlarımla meşgul oluyorum. Rabbim herkesi iyilerle karşılaştırsın.
              Rumuz “Babaanne”
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.