Bu işte bir tuhaflık vardı!..

A -
A +
“Anons bittikten iki üç dakika sonra sanki bütün köylü caminin oraya akın etmişti.”
 
 
Yıl 1979... Anarşi ve terörün şehirlerde bile kol gezdiği karanlık yıllar. Ne yaparsın güzel dinimizi insanlara anlatmak için nasıl ki ecdadımız çaba sarf ettiyse biz de güzel dinimizi anlatan Hakikat Kitabevi'nin eserlerini köy köy kasaba kasaba dolaşıp insanlara dağıtıyorduk...
Bir eski otomobille yine sabahleyin belirlediğimiz güzergâhtaki köylere uğrayıp nasibi olanlara bu kitapları dağıtmanın derdindeydik.
İki veya üç köy dolaştıktan sonra güzel bir çeşme başında karnımızı doyurup yola devam ettik. Aksilik bu ya, otomobilin sol arka tekeri patlayınca bir hayli zorlandık. Çünkü kriko arıza yaptığı için sağdan soldan taş vs. bularak arabayı kaldırıp tekeri takmıştık. Meğer asıl sıkıntı bu akşam gideceğimiz köyde bizi bekliyormuş da haberimiz yok!..
Güzergâhın sondan ikinci köyüne vardığımızda akşam ezanları çoktan okunmuştu… Geç kalmamıza rağmen, köyde kalıp yatsı namazını mı beklesek yoksa köy meydanındaki insanlara gösterip yatsı için ilerideki köye mi gitsek? Burada mevcut insanlara kitaplarımız hakkında bilgi verip almak isteyenlere verelim, yatsı namazına diğer köye gideriz diye karar verdik.
Köyün camisinin hemen yanında arabanın bagajını açtık. Bu arada arabayı görenler birer ikişer etrafımıza gelmeye başlamışlardı.
Bu arada cami imamı olan zat-ı muhterem kitapları görünce “Bunlar Ehl-i sünnet âlimlerinin kitaplarıdır. Ben bu kitapları herkese tavsiye ederim. Hatta buyurun caminin hoparlöründen anons edin” dedi. Çok sevindim. Cami imamına teşekkür ederek cami hoparlöründen köylüye seslendik:
“Saygıdeğer (…..) Köylüleri. Sizlere Ehl-i sünnet âlimlerinin eserlerinden getirdik. Köy meydanındayız. Gelip görmenizi öneririz...”
Ama anons bittikten iki üç dakika sonra sanki bütün köylü caminin oraya akın etmişti. Böylesi bir olayla ilk defa karşılaşıyorduk. Akşam bitmiş yatsıya yaklaşmışken köylünün kadın çocuk caminin oraya taşınmasını anlamak mümkün değildi. Sevinçle birlikte şaşırmadık desek yalan olur. Bir değişiklik bir tuhaflık vardı...
Köy halkı yavaş yavaş arabanın etrafını sarmıştı ama herkeste bir tedirginlik bir ürkeklik vardı. Bu arada içimizdeki öğretmen arkadaşın o köyden bir iki talebesi varmış. Onlarla birlikte bazı gençler kitaplardan birer ikişer almaya başlamışlardı.
Biz bunları düşünürken arabanın etrafını saran beş altı köylü bizi tehdit edercesine seslendi:
“Arkadaş kimsiniz? Gece yarısı köyde ne işiniz var?” DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.