Muhtarı inandıramadık!

A -
A +
“Muhtarın sözü bir konuya açıklık getiriyordu. Demek önceden de bir olay yaşanmış burada...”
 
Dünkü hatıramızı anlatmaya devam ediyoruz... Köylülerin hesap sorar tarzlarına şaşırdık. Üstelik adamların bir kaçının elinde iri sopaları da görünce içimizi bir korku sardı. Halimizi kekeleyerek anlattık. Ama adamlar sözümüze hiç itibar etmeyip “otomobili biriniz kenara çeksin. Sonra da doğruca muhtarın evine gidiyoruz” deyince işlerin iyice sarpa sardığını anladık.
Gece vakti iki yanımız köylülerden oluşan bir manga insan ile dolu olarak muhtarın odasına yürümeye başladık. Köy yerinde o yıllarda elektrik yoktu. Karanlıkta el feneri ile bir iki kişi önümüzü aydınlatıyordu ama bilinmez bir meçhule doğru gitmenin endişesiyle ağzımız kuruyordu.
Nihayet dolambaçlı bir yerlerden giderek muhtarın odasına vardık. O da ne öyle? Muhtarın evinde ihtiyar heyeti denilen köyün ileri gelenleri toplanmıştı bile. Üstelik köyün bekçisi konumunda pos bıyıklı bir amca elinde mavzer olduğu hâlde sırtını duvara yaslamış ve yarı çömelmiş bir vaziyette bizi kesiyordu. Şimdi ayıkla pirincin taşını?
Bu arada enteresan olan bir şey daha vardı ki ortada bir kuzine ve üzerinde demlenen çay vardı ve bizlere çay ikram etmekten de geri kalınmadı. Ne var ki ne çay içecek ne elimizi çaya sürecek hâl vardı bizde… İlk sözü muhtar aldı:
-Arkadaş siz dinî kitap diyorsunuz ama gecenin bu saatinde nedir bu kitap işi? Gündüzler çuvala mı girdi? Kitap diyerek başka bir amaçla gelmediğinizi nereden bileceğiz?
-Saygıdeğer muhtarım biz sizin tahmin ettiğiniz tarzda kimselerden değiliz diye bir şeyler anlatmaya çalıştık ama muhtarın anlattıklarımızdan ikna olacağı yoktu. Dedi ki:
-Sizi jandarmaya teslim edeceğiz. Varın derdinizi onlara anlatın! Ya benim köyüme adam öldürmeye geldiyseniz, ben o zaman bunun hesabını köylüme nasıl vereceğim arkadaş? Baksanıza şu köylünün hâline! Hepsi korkudan sokağa döküldü. Kimin ne hakkı var benim köylümü iki de bir sokağa dökmeye.
Muhtarın bu sözü bir konuya açıklık getiriyordu. Demek ki bizden önce de bu köyde istenmeyen bir olay yaşanmış olmalıydı. Biz o olayın üzerine gelmiş olmalıydık. Ama ne o olayı biliyorduk? Ne de bizim herhangi bir ilgimiz olabilirdi? Bir taraftan jandarmaya teslim edilip kendimizi bekleyen akıbeti merak ederken bir yandan da ortalığı bu şekilde karıştıran mesele neydi onu merak ediyorduk. Muhtara ne kadar yalvardıysak da kendimizi inandıramadık. DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.