Baba-oğul gibi çalıştık...

A -
A +
“Sana güvenmeseydim zaten gitmezdim Amerika’ya. Seni orada ablama ağabeyime anlattım...”
 
 
Sigortalı bir iş ararken Gedikpaşa’da ayakkabıcı Artin Ustam ile tanıştığımı ve birlikte geçen günlerimi anlatmaya bugün de devam ediyorum...
Ustam, Kurban Bayramına altı hafta var iken bana altı haftalığımı peşin verdi. “Git Gönen’de Balıkesir’de tatil yap” dedi. “Usta biz seni bir gönderelim, ondan sonra bakarız” dedim...
Pazar günü yolcu ettik, ABD Boston’a gitti… Pazartesi günü kalfaları topladım. “Bakın arkadaşlar ben altı hafta tatil yapacağım siz ne yapacaksınız?” diye sorunca “Bayram geliyor para kazanmamız lazım” dediler. Bunun üzerine toptancılarımıza gittim. Dedim ki: “Ustam Amerika’ya gitti ama biz çalışacağız” dediler ki, “Peşin para ne kadar ayakkabı istiyorsanız yapın getirin, parayı alın” dediler...
Altı hafta öyle çalıştık. İki kat fazla ayakkabı yaptık. Kurban arefesi geldi. Üç kalfa ile oturduk hesaba. Bütün paralarını ödedim. Trabzonlu Vedat, Sinoplu Şevki, Bigalı Emin kalfalarla helalleştik, ayrıldık. Bayram bitti yine döndük geldik dükkâna. Kalfalarla ustamla oturduk. Ustam sordu:
“Nerede tatil yaptın?”
“Kalfalara sorun” dedim.
Kalfalar da “Usta sen gene git Amerika’ya… Bizi öyle bir çalıştırdı ki biz şimdiye kadar böyle para kazanmadık” dediler, hepsi bana teşekkür ettiler.
Bu arada peşin verdiği altı haftalık da zarfta duruyordu, hiç dokunmamıştım. Ustama verdim. “Senin verdiğin paralar duruyor ustam hiç dokunmadım. Bir de senin -o zamanın parasıyla- 380 bin lira çiviciye olan borcunu ödedim. Sana da 80 bin lira para kaldı” dedim.
Kızı muhasebeciydi. "Ona götür, yazdıklarımı gözden geçirsin” dedi. Altı haftalık gelir gider kâğıtlarını yırtıp attı:
“Ben sana güvenmeseydim zaten gitmezdim Amerika’ya. Ben seni orada ablama ağabeyime anlattım. ‘Yanımda Nuri diye bir evlat var, on sene önce gelseydi beni Müslüman yapardı, (Benim şahsımda Müslümanlara ve İslamiyete ısınmıştı; belki de iman etti çevresinden dolayı açıklayamadı, diye de düşünüyorum) on tane de evim olurdu. Ben ondan çok şey öğrendim' dedim..."
Ben 1986 Kasım’ında Bandırma’ya ev yüzünden geldim. Bir sene sonra da ustam dükkânı kapattı. Arada gidip dolaşırdım. Bir sene sonra da öldüğünü öğrendim. Altı buçuk sene onunla baba oğul gibi çalıştık…
Müslümanın samimi, dürüst ve vefakâr olması ne kadar önemli. Ne demiş büyüklerimiz: "Lisanı hâl, lisan-ı kalden entaktır..." 
        Nuri Şahin-Balıkesir
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.