Madenciler Kahvesinde bir gün...

A -
A +
“Madenciler Kahvesi, arkadaşlarımızı bulduğumuz, eşyalarımızı bıraktığımız yer olmuştu...”
 
Madencilik, Karadeniz Bölgesi insanının en önemli geçim kaynağıdır. Zonguldak ve ondan ayrılan üç vilayet anıldığında akla gelen taşkömürü ve buna bağlı demirciliktir. Öyle zamanlar olmuş ki madende 65 bin işçi çalışmıştır.
Bartın Kemerköprü’de açılan Madenciler Kahvesi (kıraathane) maden işçileri için açılan bir kahve ve dinlenme mekânıdır. Madenciler ve yakınları buraya gelir, dinlenir, sohbet ederler. Bu amaçla kurulmuş fakat zamanla maden işçilerinin azalması üzerine buraya herkes gider olmuştur. Benim de Bartın’da görev yaptığım yıllarda çarşıya indiğimde gittiğim mekân olmuştu.
Pazar yeri, marketler ve diğer satış yerleri, araba durakları çok yakınında olması nedeniyle de insanların uğrak yeri idi.
Madenciler Kahvesi, bazen de uzun süreli kalıp sohbet ettiğimiz mekândı. Burada çok sayıda anlatımlara şahit oldum, anlatımlarda bulundum. Onlardan bir tanesini aktarayım. İnşallah faydalı olur.
Neredeyse her gidişimde, gözleri iyi görmeyen, bastonlu, uzun boylu, sürekli hasta, yanında yakını bulunmayan ama çevresine sürekli anlatımlarda bulunan orta ihtiyar yaşta bir adam dikkatimi çekti. Adamın kızmayacağı kanaati hâsıl olduktan sonra bir Salı Pazarı günü selam vererek masasına oturdum. Karşılıklı tanışmalardan sonra önünü açarak anlatımlarını dinleme isteğimi kendisine hissettirdim.
Orta ihtiyar yaşta olan adam, neler anlattı neler. Bir anlatımına “tahminî olarak sen, benim yarı yaşımdan biraz yukarısın, olgun yaşta bulunuyorsun” diye başladı. Devamında;
“Ben, yakın bir köyde oturuyorum. Köyde evim, tarlam, fındıklığım, meyve bahçelerim, hayvanlarım, yakınlarım var. Her şeyim mükemmel, evim havadar, sular kaynak suyu ve şırıl şırıl akıyor. Evimin yakınında bulunan ormanda eti yenilen yenilmeyen hayvanlar, yaban bitki (sebze) ve meyveleri, mantarlar, biraz uzakta deniz (Mugada, Güzelcehisar, İnkumu…) imkânları var. Ben bunların hiçbirinden uzun zamandır faydalanamıyorum. Belki 40 yıldır eziyet çekiyor, hastalıkla mücadele ediyorum. Rahatsızlık çektiğim gibi başkaları (yakınlar) da hâlimden rahatsız oluyorlar. Ölümü arzulasan da ölüm gelmiyor. Bunun günah olduğunu biliyorum. Fakat denize düşen yılana sarılır misali ölüm, acıyı dindirir diye düşünüyor ve hayal ediyorum. Bunlar gerçekleşmiyor. Gerçekleşen benim eziyet çekmem. Dinliyor musun beni?” DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.