"Niye şikâyet edeyim seni?"

A -
A +
 “Amcam yeter artık. Beni deli ettin… İnan ki sana bir şey yapmak için gelmedim...”
 
Babamın fırıncılık yaptığı yıllarda meçhul bir ihtiyar ile ilgili bize anlattıklarını paylaşmaya bugün de devam ediyorum:
"Tereddüt ile yaklaşan ihtiyarı üçüncü kez fırının önünde görünce yerimden fırlayıp el ederek seslendim…
-Amca gelsene biraz...
Amca benim sözümle sağına soluna bakıp renkten renge girdi. Kendisini çağırdığımı anlayınca, sanki dizlerinin bağı çözülmüş gibi oracıkta hafif yaylandı... Ardından büyük bir tevekkül içinde teslim olmaya giden bir mahkûm gibi fırına yöneldi... Doğrusu, onu böyle ayaküstü ve acelece çağırdığıma biraz da mahcup olmuştum... Bu, kendinden korkar vaziyetteki gariban ihtiyarı böyle hesaba çeker gibi değil de kibar bir şekilde çağırmam gerekmez miydi? Kaba davranışımı affettirmek için bu defa ben ona doğru yürüdüm. Hay yürümez olaydım... Zavallı adamcağızın yüreği ağzına geldi… Benzi kül gibi oldu... Ne vardı da o kadar korkuyordu? Yoksa benim hâlimde bir anormallik mi vardı? Doğrusu kendimden şüphe ettim...
İhtiyarın bu tanımlanamaz hâli beni öyle meraklandırmıştı ki fırın tezgâhını bıraktığım bile aklıma gelmemişti... Yanına gidip derdini öğrenmeli, niçin korkup çekindiğini anlamalıydım...
-Bey amca, kusura bakma ama ben adam yemem… Korkma!
Yüzüme yalvarırcasına baktı. “Korkmana gerek yok” deyişim biraz olsun yorgun kalbine su serpmişti... Koluna girdim:
-Gel... Gel hele içeri gidelim de orda konuşalım, dedim...
Nurani yüzünden aksakalına doğru iki damla yaş aktığını görünce hayretime, merhamet duygularım da karıştı... Dudaklarım titredi... Ama hele o kendine has üslubuyla “yalvarırım kurban… Yetimlerim var acı bana” deyince, artık tahammülüm kalmadı... Gözyaşlarımı koyuverip boynuna sarıldım:
-Bey amca yeter artık… Beni deli ettin… Ben sana bir şey yapmak için gelmedim... Ver istersen elini öpeyim... Sen kimsin, nereden geldin böyle niçin korkuyorsun? Kimden korkuyorsun?
O kadar vicdanım sızlamıştı ki, kendimi frenleyemiyordum... O ağlıyor ben ağlıyordum... Allah’ım bu garip de kimdi böyle? Gören olsa ikimizin de ocağı söndü zannederdi... İhtiyar benim sarılıp yalvarmalarım karşısında biraz sakinleşmişti... Sesi titredi:
-Beni şikâyet etmezsin değil mi?
-Sen neden korkuyorsun amca! Yemin ederim anlamadım... Niye şikâyet edeyim seni? DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.