Beni niçin bekliyorsunuz?

A -
A +
 “Oruç tutmaya izin mi isteyeceksiniz? Eğer öyle düşünüyorsanız ben de oruçlu olacağım...”
 
Büyük dedem, eski paşalardanmış. Seçkin bir maziye sahip bir ailenin çocuğu olarak, doğup büyüdüm... Ailemin tek çocuğu olduğum için de el bebek, gül bebek yetiştirmişler beni... Ancak, ailem, çevrenin de etkisiyle olsa gerek, beni maddi yönden her türlü yeniliğe kavuşturdukları hâlde, manevi yönden hiç mi hiç yetiştirmemişlerdi... Ben de bunun farkında değildim... Annem babam kendileri ibadetlerini gayet düzenli olarak yaparlardı ama nedense bana da ibadet yapmamı tembih etmez, hatta bir defa olsun söylemezlerdi... Yıllar birer birer geçip de. Yıldız Teknik Üniversitesi’nden İnşaat Yüksek Mühendisi olarak mezun olduğumda, bir müddet İstanbul dışında görev yapmak durumunda kaldım... Gittiğim yer, İç Anadolu'da Sivas’ta bir şantiye şefliğiydi... İnşaata şantiye şefi olmuştum... Kısa bir zaman içerisinde, çalışan işçilere kendimi sevdirmiş ve takdirlerini kazanmıştım... Ben de onları seviyordum... Göreve başladığımın altıncı ayında Ramazan-ı şerif denk gelmişti. Doğrusu, orucumu tutuyordum ama anadan-babadan gördüğüm kadarıyla... Başka da bir ibadetim yoktu... Ramazandan bir gün önceki akşam, bulunduğum odanın kapısı çalındı. İçeriye, çok takdir ettiğim iki işçi girdi. Kısaca hoşbeşten sonra dediler ki:
-Şefim, haydi buyurun sizi bekliyoruz!
-Hayırdır? Niye beni bekliyorsunuz? Bir aksilik mi var?
-Hayır efendim aksilik yok... Yarın ramazan ya...
-Eee, biliyorum, yarın ramazan olduğunu? Yoksa oruç tutmak için izin mi isteyeceksiniz? Eğer öyle düşünüyorsanız, ben de oruçlu olacağım... Merak etmeyin...
İki işçi gayet mütevazı şekilde, maksatlarını anlatamamanın mahcubiyetiyle dediler ki:
-Efendim, biz onun için gelmedik... Bu akşam teravih namazı kılacağız da... Sizi bekliyoruz... Beynimden vurulmuşa döndüm. Ama belli etmeden sordum:
-Hayırdır, yer mi bulamadınız? Eğer yer bulamadınızsa tedarik edeyim.
-Yok efendim, işçi arkadaşlar, cemaat olmuş hazır hâlde sizi bekliyorlar...
-Güzel kardeşim beni niçin bekliyorsunuz siz?
-Efendim, iki senedir bu şantiyede bulunuyoruz... Burada daha önceden bulunan şefimiz, teravihi bizzat kendisi kıldırıyordu. Ondan böyle âdet kaldı. Teravihi şefimizin kıldırmasını arzu ediyoruz... Rengim kıpkırmızı oldu… İçimden “şimdi yandın işte Saffet! Sen ki ömründe bir vakit namaz kılmamışsın! Bir de teravih mi kıldıracaksın? DEVAMI YARIN
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.